21 MART NEVRUZ BAYRAMI

Türkiye

1990’ların başında Sovyetler Birliğinin dağılması ile ortaya 6 Bağımsız Türk Devleti çıktı: Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan. Burada Tacikistan’ı özellikle yazdım. Çünkü bize ve dünyaya zorla unutturuldu. İlk başlarda bu devlet bağımsızlığına kavuşan Türk devletleri arasında idi, ama daha sonra adı ortadan kaldırıldı. Bu konu aslında dikkate değer bir konu, ancak bugünkü konumuzun dışındadır. Sadece bir hatırlatıp bırakalım.    Bu bağımsız Türk devletlerinin ilk yaptıkları işlerden birisi, Sovyetler döneminde yasaklanmış olan Nevruz Bayramını resmi bayram olarak kabul etmek olmuştur. Bu durum bir gerçeği gün yüzüne çıkarmıyor mu? Bu gerçek de ülkemizde bölücülük hareketinin başladığı günden beri böyle bir bayramın bölücülüğün sembolü gibi kullanılmasının anlamsızlığını göstermiyor mu? Nevruz Bayramı aslında şen, sevinçli bir kutlama için üretilmiş bir bayramdır. Diğer bir ifade ile bir bayram zaten adı üzerinde şen ve sevinç dolu olarak kutlanması gereken bir olaydır. Neyse bu konuyu da bırakalım da asıl Nevruz Bayramının anlam ve önemi üzerinde duralım. Nevruz, Fars dilinde Yeni-Gün olarak bilinmektedir. Nev yeni demektir, Ruz ise gün demektir. Türk Lehçelerinde ise bu ad çok farklı biçimlerde söylenmektedir. Bu Türk Lehçelerinde Nevruzun söylenişi ile ilgili birkaç örnek verelim: Başkurt Türkleri: Ekin Bayramı Doğu Türkistan: Yeni Gün, Baş Bahar Gagavuzlar(Hıristiyan Türkler): İlkyaz Kazak Türkleri: Ulusun Ulu Günü Kazan Türkleri ve Karakalpaklar: Ergenekon Bayramı Türkmenistan: Teze Yıl Azerbaycan: Ergenekon ve Bozkurt Bayramı. Birkaç örneğini verdiğim Türk Dünyası’ndaki Nevruz adının nasıl kullanıldığı bile çok şeyler anlatmaya yetiyor. Yani, mesele Nevruz adının kullanılarak bir takım farklılıklar yaratmak değildir. Bu isimlendirmeden çıkan sonuç bile bütün Türk Dünyasının her karışına mal olmuş, her karışı tarafından içselleştirilmiş olan Nevruz Bayramının bir Türk Bayramı olduğudur. Nevruz Bayramı, Anadolu ve Balkan Türkleri arasında da 1826 yılına kadar çok şenlikli olarak kutlanmakta idi. Ancak, bu yılda Yeniçeriliğin kaldırılışı ile Nevruz Bayramı unutulmaya yüz tuttu. Bu tarih ile Nevruz Bayramının geri plana düşmesi arasındaki bağ ayrı bir yazı konusudur.   Daha sonra Milli Edebiyatın baş yazarlarından Ömer Seyfettin Nevruz Bayramını hatırlatmış ve 1922 yılında Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN talimatları doğrultusunda yeniden kutlanmaya başlamıştır. İlk kutlamada gerçekten çok görkemli işler yapılmış ve BMM önünde herkesin katıldığı kutlamalar yaşanmıştır. 1930’ların sonlarına kadar kutlanan Nevruz Bayramı, daha sonra yine eski gücünü kaybetmiştir. Türkler, İslâmiyet’e girdikten sonra eski geleneklerini yeni yaşantı içerisine uyarlamış ve yeni gibi sunulan bir yaşantı oluşturmuşlardır. Bu tür konuların neler olduğunu anlamak için Türklerin geleneklerini ve diğer Müslüman milletlerin geleneklerini karşılaştırmak gerektir. Aynı yapılmayan işler Türklerin İslâmiyet öncesi yaşantılarından uyarladıklarıdır. Bu konuda en önemli örneklerden birisi, Nevruz ve Hıdırellez Bayramlarıdır ve bu Bayramlarda neler yapıldığıdır. Nevruz Bayramı, baharın müjdesidir. Böyle bir müjdeyi kutlamak gerektir. Bu kutlamaların da belli bir şekli olmalıdır ve bu şekiller de mümkün olan ölçüde yaygınlaşmalıdır. Nevruz Bayramı kutlamalarını incelediğimiz zaman bu kutlama biçimlerinin bütün Türk Dünyası’nda nasıl ortak olduğunu çok açık biçimde görüyoruz. Elbette, koskoca coğrafya içerisinde ve yüz milyonlarca insan arasında bir takım küçük farklılıklar olacaktır. Ama Nevruz kutlamalarında ana unsurlar her yerde aynı olmaktadır. Örneğin mezar ziyaretleri, ateşten atlama, son Çarşamba, özel yiyecekler yapma, komşularla ilişkiler vesaire gibi ortak bir gelenek oluşmuştur. 21 Mart Nevruz Bayramımız Kutlu Olsun.

Adana 5ocakgazetesi.com
.
1 ay önce
Haber Detayı
istanbul escort