Denge yılı

Nilüfer Gözütok Ü[email protected] Dünya ve Türkiye ekonomisinin büyüme hızının neredeyse yarıya indiği 2022 yılında, savaş, yüksek enflasyon, finansmana erişim sıkıntısı ve ihracat pazarlarındaki resesyonla mücadele veren Capital500 şirketleri, reel olarak ciroda yüzde 10,6, kârlılıktaysa yüzde 27,6 büyüdü. Devler bu performanslarıyla pandemi sonrası dönemde yeni bir denge yakaladıklarını da ortaya koymuş oldu.2022 hem dünya hem Türkiye için zor bir yıldı. Pandemi sonrasındaki esas toparlanma dönemi olarak görülen yılda, şubat ayında Rusya`nın Ukrayna`da başlattığı askeri harekatla birlikte tüm dengeler değişti. Ekonomik beklentiler hızla bozulmaya başladı. Savaş özellikle başta enerji ve gıda olmak üzere emtia fiyatlarında artışa neden oldu. Bu durum yükselişteki enflasyonu daha da tetikledi. Artan faizler, yatırımlara set çekti. Avrupa hem savaş hem yüksek faizler nedeniyle büyümeden en olumsuz etkilenen bölge oldu. Yıl sonunda küresel ekonominin büyüme hızı yüzde 6`dan yüzde 3,4`e, Türkiye ekonomisinin büyüme hızı da yüzde 11`den yüzde 5,6`ya geriledi. Bu düşüşte ekonomi yönetiminin özellikle yılın ikinci yarısında ekonomiyi soğutmak üzere aldığı bazı tedbirler etkili oldu. TL krediye erişimi zorlaştıran uygulamaların etkisiyle üçüncü çeyrekten itibaren ekonomik faaliyetler yavaşladı. Eş zamanlı olarak Türkiye`nin ana ihracat pazarı Avrupa`nın da durgunluğa girmesiyle ihracat da azaldı. Bir önceki yıl yüzde 32,8 büyüyen ihracat, geçtiğimiz yıl yüzde 12,9 büyüdü. Yıl içinde Türkiye yüksek enflasyonla da mücadele etti. Ekim ayında yüzde 85 ile son 24 yılın zirvesine ulaşan enflasyonu düşürmek için kurlardaki artış sınırlandırılmaya çalışıldı. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen Türkiye`de TÜİK`e göre geçtiğimiz yıl enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 64,27, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 97,72 oldu. TL`nin dolar ve Euro karşısındaki değer kaybı da devam etti. 2021 yılı ortalama dolar kuru 8,89, Euro kuru 10,47 iken 2022 yılı ortalama dolar kuru 16,56, Euro kuru 17,38 oldu. KÂRLILIK SINAVI Bu tabloda özel sektörün aynası Capital500 şirketlerinin performansına gelince… 2021 yılında nominal olarak yüzde 58,3 büyüme yaşayan Capital500 şirketlerinin toplam cirosu, 2022 yılında yüzde 117 arttı. Ancak reelde durum farklı oldu. Capital500 şirketlerinin reel ciro artışı bir önceki yılın çok gerisinde kaldı. 2021`de reelde yüzde 23`lük büyüme yaşayan Capital500 cirosu, geçtiğimiz yıl yüzde 10,7 büyüdü. Hiç kuşkusuz enflasyondaki yükseliş şirketlerin cirosal büyümelerini doğrudan etkiledi. Üç haneli büyüme gerçekleştiren şirket sayısı 2020`de 11`ken 2021`de 103`e ulaşmıştı. 2022 yılındaysa bu sayı rekor bir artışla 285`e çıktı. Zorlu yılda şirketler, kârlılıkta cironun üzerinde bir büyüme yakaladı. Capital500 şirketleri nominal kârlılığı 2021`de yüzde 168,8 artırdıktan sonra 2022`de yüzde 150,2 artırdı. Reelde ise kârlılıklar 2021`de 108,8`lik büyümenin ardından geçtiğimiz yıl yüzde 27,6 büyüdü. Kâr bilgisi paylaşan 275 şirketten sadece 10`u zarar açıkladı. 2021 yılında zarar açıklayan şirket sayısı 37`ydi. Bu durum da şirketlerin zorlu dönemlere adaptasyonunu hızlandırdığını ve 2022 yılını gerçek bir denge yılı olarak yönettiklerini gösteriyor. ZİRVEDEKİLERİN PERFORMANSIİlk 10 şirketin toplam ciro ve kârdan aldığı pay da daha önceki yıllardan daha fazla oldu. 2021 yılında ciroya yüzde 21 katkıda bulunan devler, 2022`de bu payı yüzde 26`ya çıkardı. İlk 10 şirketin toplam kârı da daha önceki yılları adeta katladı. 2021`de 56,21 milyar TL`lik toplam kâr elde eden zirvedekiler, geçtiğimiz yıl toplam 155,5 milyar TL`lik kâr elde etmeyi başardı. Bu performansta ilk 10`da yer alan 5 şirketin enerji-petrol sektöründe yer alması etkili oldu. Bu sektördeki şirketler yüzde 190 ila 236 arasında bir ciro büyümesi yaşadı. Enerji-petrol şirketlerinin ilk 10`daki tırmanışı da dikkat çekici. 2021`de 8`inci sıradaki Petrol Ofisi 5 basamak atlayarak 3`üncülüğe, 10`uncu sıradaki Star Rafineri 6 basamak atlayarak 4`üncülüğe, 9`uncu sıradaki Opet 4 basamak atlayarak 5`inciliğe, 11`inci sıradaki Shell&Turcass da 4 basamak atlayarak 7`nciliğe çıktı. İlk 10`daki şirketler kârlılıklarıyla da öne çıktı. Capital500`ün kârlılık şampiyonu THY, geçtiğimiz yıl yüzde 220 büyümesinin yanında 51 milyar 403 milyon TL kâr elde etti. Zirvenin lideri Tüpraş da 39 milyar 876 milyon TL`lik kârıyla listenin ikinci en kârlı şirketi oldu. MAKASTA SON DURUM Zirvedeki ilk iki oyuncu arasındaki fark açılmaya devam etti. Listenin ilk sırasındaki Tüpraş ile ikinci sırasındaki Türk Hava Yolları arasındaki ciro farkı 2021 yılında 53,59 milyar TL iken 2022 yılında 170,5 milyar TL oldu. Zirve ile 500`üncü şirket arasındaki gelir makasında, ilk ikidekine göre daha az dramatik bir artış söz konusu. 2021 yılında 90,1 kat fark varken 2022`de fark, 176,9 kat oldu. Bu yılki listede ciroya göre aritmetik ortalamayı yakalayan ve aşan şirket sayısı önceki yıllara göre çok az arttı. 2021 yılında toplam ciroyu 500`e böldüğümüzde ortaya çıkan rakama 108 şirket ulaşmıştı. 2022 yılında ortalama ciro rakamı, 16 milyar 189 milyon 33 bin 287 oldu. 2022`de bu ciroya ulaşanların sayısı 1 şirket artarak 109`a ulaştı. Enflasyonla birlikte milyar TL`lik kulübün üye sayısı da hızla genişlemeye devam ediyor. Capital500 listesinde 10 milyar TL barajını geçen şirket sayısı 2021`de 81 iken 2022`de bu sayı 162 oldu. Listede 50 milyar TL barajını yakalayan şirket sayısıysa 11`den 31`e çıktı. DEMOKRATİKLEŞME KARNESİ Capital500, şirketlerin büyümede demokratikleşme karnesini ortaya koyması açısından da önemli. Bu noktada cironun 100 şirketlik ligler bazında dağılımına baktığımızda en büyük ilk 100 şirketin toplam cironun yüzde 68,5`ini oluşturduğunu görüyoruz. Bu rakam diğer 100`lük kategorilerde azalarak ilerliyor. 2`nci 100`de yer alan şirketler yüzde 14,2, 3`üncü 100`dekiler yüzde 7,8, 4`üncü 100`dekiler yüzde 5,5, 5`inci 100`deki şirketlerse cirodan yüzde 4 pay alıyor. Bir önceki yıl Capital500`de ilk 100 şirketin toplam cirodan yüzde 64,9, en alttaki 100 şirketin de yüzde 5,1 pay aldığı göz önünde bulundurulduğunda ilk 100 şirketle en alttaki 100 şirket arasındaki uçurumun giderek açıldığını, büyümede demokratikleşme anlamında listenin gideceği daha çok yol olduğunu söylemek mümkün. TL`DEKİ KAYIP ETKİSİCapital500`e giriş bariyeri Türk iş dünyasının cirosal büyüklüğü noktasında da önemli mesajlar veriyor. TL`nin dolar karşısındaki değer kaybıyla bu yıl listeye giriş bariyeri düştü. 2021 yılında devler ligine girmek için gerekli olan ciro bariyeri 188,5 milyon dolarken 2022 yılında bariyer dolar cinsinden 164,4 milyon dolara geriledi. Listenin 500`üncü sırasındaki şirket Zeki Mensucat`ın cirosu 2 milyar 723 milyon 274 bin 261 oldu. Bu rakam 2022 yılı ortalama kuru üzerinden dolara çevrildiğinde 164,4 milyon dolara denk geliyor. 2012 yılında Capital500`e girmek için aşılması gereken bariyerse 149,4 milyon dolardı. Listeye katılan yenilerin sayısıysa arttı. 2021 yılında 60 şirket listeye yeni giriş yaparken 2022 yılında bu sayı 128 oldu. Yeni katılanların sektörel dağılımına baktığımızda karşımıza şu tablo çıkıyor: Enerjipetrolde 22, gıda içecekte 13, otomotivde 11, metalde 8, elektrik-elektronik ve demir çelikte 7`şer, dış ticaret ve inşaatta 6`şar, kimya, tarım, plastik, tekstil-konfeksiyon ve ticaret-hizmette 5`er, ulaştırma, lojistik ve çimentoda 3`er, kuyum, cam-seramik, ilaç ve ilaç dağıtım, kağıt ve ambalaj, makine ve turizmde 2`şer, perakende ve savunmada 1`er şirket Capital500`e giriş yaptı. SEKTÖREL DAĞILIMDA NE DEĞİŞTİ? Capital500 şirketlerinin sektörel dağılımı, bir önceki yıla göre de farklılaştı. 2021 yılında listede 38 sektör yer alırken 2022 yılında sektör sayısı 37 oldu. Yeni listede enerji-petrol sektörünün gerçekleştirdiği atılım dikkat çekiyor. Bir önceki yıla göre 17 şirket daha fazla çıkararak 60 şirketle listede yer alan sektör, 2021`de 65 şirketle listede yer alan gıda-içecekten liderliği aldı. 2022 yılında enerji-petrolü 54 şirketle gıda-içecek, 47 şirketle otomotiv, 29 şirketle demir çelik, 23 şirketle perakende, 22 şirketle metal, 20 şirketle inşaat, 19 şirketle elektrik-elektronik, 9 şirketle ulaştırma, 5 şirketle kuyum takip etti. Sektörlerin gelir dağılımında da enerji-petrol ağırlığını hissettirdi. Capital500 cirosunun 4`te 1`ini enerji-petrol şirketleri oluşturdu. Gelirde enerji petrolü yüzde 9,1`le otomotiv, yüzde 6,9`la demir çelik, yüzde 6,6`yla perakende, yüzde 6,4`le gıda-içecek, yüzde 5`le ulaştırma, yüzde 4,5`le kuyum, yüzde 4,2 ile elektrik-elektronik, yüzde 3,4`le inşaat, yüzde 2,1`le metal izledi.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Maliyet telafi yöntemleri

Tuba İlze [email protected] Tedarik, satın alma, stok gibi pek çok iş sürecinin maliyet nedeniyle sıkışmaya başlaması bunun en önemli nedeni. Her şirketin aldığı maliyet önlemi ise farklı. Ancak yerli üretime geçiş, kendi elektriğini üretme, teknolojiye yatırım, ambalajda küçülme gibi ortak yöntemler de var. Tüm bunların verimliliği artırması beklense de sektör uzmanları inovasyon ve katma değerli üretim gibi kalıcı çözümlere dikkat çekiyor.Küresel ekonomik koşullar ve jeopolitik dengeler şirketler için stratejik önceliklerde değişikliğe yol açarken PwC tarafından yürütülen CEO Araştırması`na göre her 2 CEO`dan 1`i maliyetleri azaltmak için önlem alıyor. Uzmanlar da yeni dönemde maliyet kontrolünün CEO ajandalarında ilk sırada yer aldığını belirtiyor. Maliyetlerini kontrol altına almak isteyen şirketlerin ilk durağı ise satın alma süreçleri... Raporda liderlerin yüzde 52`sinin ekonomik zorluklar ve değişkenlikle mücadele etmek için işletme maliyetlerini azaltacak önlemler aldığı ifade ediliyor. PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu, CEO`ların en çok zorlandığı konunun bugünün zorluklarını yöneterek geleceği planlamak olduğunu söylüyor. Ulu, “Türkiye`de CEO`ların yüzde 65`i gelecekle ilgili bir şey yapmazsa şirketlerinin 10 yıl sonra yok olacağını düşünüyor. Dünyada da bu oran yüzde 60” diyor.ÖNCELİK MALİYET KONTROLÜ Danışmanlık şirketi EY`nin araştırmalarına göre iş yapma maliyetlerinin tahminen yüzde 50 ila yüzde 75`i tedarik zinciri ve satın alma süreçlerinden etkilendi. 3 yıldır yoğun bir mesai içinde olan satın alma profesyonellerinin 2023 öncelikleri arasında da ilk sırayı maliyet kontrolü aldı. Her sektörde görülen girdi ve işçilik maliyeti artışları, satın alma ve tedarik zinciri süreçlerini işletmeler için stratejik bir probleme dönüştürdü. Digita Teknoloji Genel Koordinatörü Can Pulat Öğün, “İş dünyası geçtiğimiz 3 yılda kârlılığın yalnızca satışları artırmakla mümkün olmadığını gördü. Her ölçekten şirket, mevcut süreçlerini maliyet ve verimlilik esasına göre iyileştirmeye odaklandı” diyor. Öğün, Stellantis, Tesla, Disney, Volkswagen, Ford gibi birçok şirketin açıkladığı planların önümüzdeki dönemin belirsizliklerine karşı organizasyonlarını daha dayanıklı hale getirmek için liderlerin tüm süreçleri yeniden gözden geçirmekte olduklarını ortaya koyduğunu söylüyor. EN YÜKSEK ARTIŞ NEREDE? Maliyet artışlarının en yüksek oranda yaşandığı alanlara gelince… Aslında şirket ve sektör özelinde artış oranları değişkenlik gösterse de en büyük ivme enerji ve yakıt maliyetlerinde görülüyor. Sektör ve ürün grubu olarak farklı oranlarda maliyet artışlarına maruz kaldıklarını söyleyen Abdi İbrahim Satın Alma Direktörü Ufuk Güler, “Ambalaj malzemeleri ve kimyasallarda yüzde 100 ila 200 oranlarında artışlar gördüğümüz ürün grupları oldu. Maliyet artışını en yüksek yaşadığımız kategoriler ise enerji, yakıt, ambalaj malzemeleri, kimyasallar, hammaddeler ve lojistik olarak gerçekleşti” diyor. Güler`e göre globalde oluşan enflasyonist ortamla beraber kurun da yükselmesiyle maliyetler özellikle yurt dışından alınan hammadde, kimyasal ve ekipmanlarda çok yüksek oranlarda arttı. Abdi İbrahim olarak amaçlarının maliyet iyileştirmeleriyle beraber tedarik zinciri yönetiminde sürdürülebilir bir trend yakalamak olduğunu ifade eden Güler, şirket olarak maliyeti telafi etmek adına ne yaptıklarını şöyle anlatıyor: “Sürdürülebilirlik ve cari açığı azaltma açısından takip ettiğimiz ana hedef, yurt dışından yapılan alımları yurt içine çevirmek. Her yerli siparişte değişen oranlarda tasarruf sağlıyoruz. ODAK projemizle tedarik zincirini yerlileştirme çalışmalarımız hızlandı. Makine ve yedek parça alımlarıyla başlayan çalışmalara sarflar, ilaçta kullanılan yardımcı kimyasallar, BT hizmetleri gibi kategoriler eklendi. Dijitalleşmeye önem vermeye başladık. Operasyonel birimlerde yapılan bazı işler RPA yardımıyla dijital robotlara taşındı. Ambalaj malzemelerinde de sadeleşmeye gittik.” KATMA DEĞERLİ ÜRETİM 2022 yılında tedarik sıkıntıları, yüksek enerji maliyetleri ve bölgesel çatışmaların da etkisiyle global olarak oldukça zor bir yıl geçiren çelik sektörü, 2023 yılının ilk çeyreğinde de beklenen iyileşmeyi tam olarak gösteremedi. İlk 3 aylık dönemde ham çelik üretiminin hem global pazarlardaki zayıf seyir hem de deprem felaketi nedeniyle ciddi oranda düşüş gösterdiğini ifade eden Kocaer Çelik Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Kocaer, “Dünyada üretimi zor ve kısıtlı olan özel ürünlere odaklanmamız ve güçlü dağıtım kanalımız sayesinde yılın ilk çeyreğini de beklentilerimiz doğrultusunda başarılı bir şekilde tamamladık” diyor. Kocaer, firma olarak katma değerli ürünlerin payını yükseltecek yatırımları hayata geçirerek ve yenilenebilir enerji yatırımlarını tamamlayarak küresel rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Bunun yanında maliyet avantajı elde etmek için uyguladıkları yöntemleri şöyle sıralıyor: “15 milyon kWh güce sahip GES ile tükettiğimiz elektrik enerjisinin yüzde 33`ünü karşılayarak enerji maliyetlerini telafi ettik. 2023 yılı sonuna kadar üretimdeki enerji ihtiyacını tamamen temiz ve yenilenebilir kaynaklardan karşılama hedefi doğrultusunda yenilenebilir enerjideki çalışmalarımız devam ediyor.” Maliyet unsurları arasında en dramatik artışların enerji, işçilik ve genel üretim giderlerinde meydana geldiğini söyleyen Özka Lastik Yönetim Kurulu Başkanı Şerafettin Kanık ise özellikle enerji ve işçilik maliyetlerinin düşürülmesine yönelik önerilerin teşvik edildiği proje seferberliği başlatıldığını ifade ediyor. Hayata geçirilen projelerle en az yüzde 10`luk iyileştirme beklediklerini söylüyor ve “Üretim otomasyonu ve dijital dönüşüm projeleriyle hem direkt işçilik maliyetlerinin düşürülmesi hem de üretim verimliliğinin artırılmasını hedefliyoruz” diyor. KALICI ÇÖZÜM ÖNERİSİ Yüksek enerji maliyetleri ve kur kıskacında kalan tekstil sektöründe ise dengeler değişti. Yerli üretici kur baskısı ve artan maliyetler nedeniyle rakipleriyle fiyat konusunda rekabet edemez hale geldi. İşçilik, iplik kumaş gibi ana girdiler, yan sanayi girdileri ve elektrik fiyatlarında yüzde 100 ila 300 arası artışlar oldu. Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, maliyet artışlarının önemli bir bölümünün elektrik ve işçilikten kaynaklandığını söylüyor. Son bir yılda enerji fiyatlarında yüzde 150`nin üzerinde artış olduğunu belirten Öncel, diğer taraftan asgari ücretin de son bir yılda yüzde 100 zamlandığına dikkat çekiyor. Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Ünlütürk de girdi maliyetlerinde özellikle enerji ve işçilikte ciddi bir artış yaşadıklarını söyleyerek, “Maliyetlerdeki hızlı yükselişe bağlı olarak ürün fiyatlarımızda da artışlar gözlenebiliyor. Satışlarımızın çok büyük oranda ihracata dayalı olması sebebiyle döviz piyasasındaki değişiklikler bizim için önemli bir başka faktör” ifadesinde bulunuyor. Ünlütürk, maliyet artışlarına karşı aldıkları önlemleri ise şöyle sıralıyor: “Alternatif sıfır karbon ayak izi sağlayan enerji kaynakları tüketimi, kalifiye iş gücü, teknolojik yatırımlarla sektörü 3D`ye taşımak için adımlar atarak fiziksel numunelerde yüzde 40 tasarruf sağladık. Yakın ülke olma avantajını kullanarak hızlı kaliteli tedarik gücü, katma değerli üretim, müşterinin ihtiyaçlarını anlayarak, birlikte çalışan tasarım ofisleriyle koleksiyon seçim oranını artırdık ve maliyetleri azalttık. Atık su geri dönüşümüyle de sektörün yönünü değiştirme yatırımları yaptık.” ENERJİDE İNDİRİM YETMEDİDoğal gaz ve elektrik fiyatlarında indirim yapılsa da fiyatlar henüz dünya pazarlarında rekabet avantajı sağlayacak durumda değil. Elektrik maliyetlerinde yüzde 500`lere kadar yükselişler gördüklerini söyleyen Uludağ Enerji CEO`su İsmail Ergüneş, “Operasyonel faaliyetlerimizde de yüksek enflasyon nedeniyle yüzde 150`leri bulan maliyet artışlarıyla karşı karşıyayız. Çalışan ücretleri, filo giderleri, işletme malzemeleri, akaryakıt ve teknoloji giderleri gerek kur etkisi gerekse uluslararası piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle maliyetimizi en çok artıran kalemler oldu” diyor. Marble Systems Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Osman Turunç da maliyet kalemlerinin ilk sırasında enerjiyi sayarken bunu ambalaj, işçilik ve nakliye maliyetlerinin takip ettiğini ifade ediyor. “Son 2 yılda özellikle enerji maliyetleri ve küresel ölçekli enflasyonist bir ortam nedeniyle maliyetlerimiz Euro bazında yaklaşık yüzde 50 oranında arttı” diyen Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, elektrik fiyatlarının yaklaşık yüzde 200 yükseldiğini ifade ediyor. 2021-2022 döneminde ortalama maliyet artışının yüzde 100 olduğunu söyleyen Cotton Box Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Turgut ise bu artışın en büyük nedenlerinin hammadde, enerji ve işçilik maliyetlerindeki yükseliş olduğunu belirtiyor. Otomasyon çalışmalarıyla işçilik maliyetlerinde kısmi bir iyileşme sağlanabildiğini ancak bunun yetersiz olduğunu ifade ediyor. Turgut`a göre kalıcı çözümler katma değerli ürünler, inovasyon ve teknolojik gelişmelerle mümkün olabiliyor. Turgut, “Bu çalışmalar bir yandan maliyet artışı sağlıyor ancak diğer yandan kör rekabetten kurtarıyor” diyor. EYT ETKİSİ Şirketlerin maliyet yapıları içinde en büyük baskıyı yaratan bir diğer kalem de işçilik ücretleri oldu. Artan asgari ücretin yanı sıra EYT ödemeleri ve tecrübeli eleman kaybı da işletmeleri zorladı. “Çeşitli sektörlerde var olan bir yapımız mevcut. Kimisinde emek yoğun kimisinde enerji yoğun çalışıyoruz. Maliyetlerin ortalama 4 kat arttığını söyleyebilirim” diyen Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Harika Güral doğal gaz, elektrik ve işçilik ücretlerinin listenin başında geldiğini ifade ediyor. “Asgari ücretin de üstünde olacak şekilde zam yaptık. EYT ödemeleriyle şirketlerin bütçeleri sarsıldığı gibi işten ayrılmalar sebebiyle tecrübeli elemanları da kaybetmek üretim maliyetlerini hesaplanması güç bir şekilde artırdı” diyor. Güral, ekonomideki durgunluğun ve piyasalardaki yavaşlamanın ortaya çıkardığı problemlerden ötürü kalıcı maliyet iyileştirmelerinden ziyade mevcudu korumaya yönelik iyileştirme çalışmaları hayata geçirdiklerini ifade ediyor ve aldıkları önlemleri şöyle sıralıyor: “Daha verimli makine parkuru arayışlarına gidildi. Kendi elektriğimizi üretmek için yatırımlara başladık. İnsan kaynağına yatırım yaparak iş yapabilme kapasitesi ve verim artırıldı.” Koza Halı Genel Müdürü İbrahim Cingisiz, maliyet kalemlerinde ilk sıralarda işçilik ve hammaddenin geldiğini söylüyor. Hammadde stoklarının daha etkin ve efektif yönetilmesi için geliştirme ve iyileştirmeler yapıldığını belirtiyor ve ekliyor: “Şirketimizde nitelikli personel sayısı ve iş başı eğitimlerle verim artırıldı. Mavi ve beyaz yaka personele yapılan yatırımlarla devir hızı düşürüldü. Hammadde yönetimi stratejileriyle maliyetler ortalama yüzde 5, çalışan yatırımlarıyla devir hızı oranı yüzde 10 azaldı.”İTHAL HAMMADDE BASKISI 2021 yılında başlayan faiz indirimlerine bağlı olarak dövizde yaşanan sıçramanın demir, çimento başta olmak üzere fiyatı uluslararası pazarlarda oluşan inşaat hammadde fiyatlarında artışa neden olduğunu hatırlatan Ege Yapı Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Kabadayı, “TÜİK verilerine göre 2022 yılı inşaat maliyetleri artış ortalaması yüzde 80 olarak gerçekleşirken faizin ve kurun görece stabil olduğu 2023 yılının ilk 3 ayında bu ortalama yüzde 100`e ulaştı. Doğrudan inşaat maliyetlerinin yüzde 50`sini oluşturan inşaat demiri, çimento, hazır beton, bakır ve alüminyum gibi emtia fiyatlarının artışı daha da yüksek gerçekleşti” diyor. Kabadayı, bu maliyet artışlarına karşı aldıkları önlemleri şöyle sıralıyor: “İnşaatlar hızlandırıldı ve genel giderden tasarruf yapıldı. Satın alma yöntemlerinde peşin ödeme yöntemiyle birim maliyetleri düşürdük. Teşvik ve istisnalardan yararlandık, dijitalleşme, uzaktan erişim ve yönetişim tekniklerini efektif kullandık. Çözümlerin maliyetlerde yüzde 7 tasarruf sağlayacağını öngörüyoruz.” 2021 ve 2022 yıllarında artan satışlara bağlı olarak maliyet artışlarının gerçekleştiğini ifade eden Mega Metal Finans ve Mali İşler Genel Müdür Yardımcısı Ömür Özüpek de maliyet artışlarının ana nedenlerini şöyle sıralıyor: “Artan kur nedeniyle ithal edilmesi gereken hammadde, elektrik fiyatlarındaki yüksek artış, personel maliyetlerinde önceki yıllara göre göreceli artış, lojistik giderlerindeki 2021 yılında başlayan artışın 2022 yılının ilk yarısında da göreceli olarak devam etmesi maliyet artışlarına neden oldu. Biz şirket olarak hammadde maliyetini düşürmek için sıfır stok hedefiyle çalıştık ve stok devir hızını yaklaşık 20 güne çektik. 6 MW çatı solar sistemiyle enerji maliyetlerini azalttık. Lojistik giderlerinde iyileştirme için gemi, deniz ve tren kombinasyonu içeren taşıma modülleri kullandık. İyileştirmelerin ortalama yüzde 5`e kadar maliyet avantajı sağlamasını bekliyoruz.” TEDBİRLER FAYDALIMaliyetin bütün kalemlerde bu kadar arttığı bir dönemde alınan her önlemin büyük faydası dokunuyor. Bu anlamda önlem almadan mevcut iş süreçlerini devam ettirenlerin ise önümüzdeki dönemde büyük sorunlar yaşayacağı belirtiliyor. ORGE Enerji Elektrik Taahhüt Yönetim Kurulu Başkanı Nevhan Gündüz de maliyet artışlarına rağmen aldıkları önlemlerle hızlı hareket ettiklerini söylüyor. Son 2 yılda maliyet kalemlerinde ortalama artış oranını yaklaşık yüzde 250 olarak ifade ediyor. Maliyet artışlarına rağmen gerek teklif gerekse sözleşme sonrası imalat aşamasında koruyucu tüm tedbirleri aldıklarını vurgulayan Gündüz, teklif ve iş geliştirme çalışmalarında bundan sonra da belli marjları muhafaza etme gayreti, saha imalat planlamalarındaysa söz konusu maliyetleri kontrol altında tutma çabası içinde hareket edeceklerini vurguluyor. Gündüz, “Hayata geçirdiğimiz çözüm ve tedbirler sayesinde marjlarımızı muhafaza etme imkanı elde ettik. Yaklaşık 25 puanlık ilave maliyet külfetine katlanmak durumunda kalmadığımızı söyleyebiliriz. Devam eden işlerin büyük bölümü döviz sözleşmeli işlerden oluştuğu için döviz kuru riskini sınırladık. Tedarikçilerle yapılan forward sözleşmelerle emtia riskini minimize ettik. İşçilik maliyetleri tarafında, işverenlerle yapılan sözleşmelerde yer alan enflasyona ve asgari ücret artışlarına bağlı eskalasyon hükümleri de risklere karşı güvenli tarafta kalmaya katkı sağladı” diyor.DÜNYADA DA FARKLI DEĞİLCFO`LARIN ODAĞI Maliyet artışları global anlamda da şirketleri zorluyor. Amerika`nın en büyük denetim, vergi ve danışmanlık şirketlerinden biri olan Grant Thornton LLP tarafından gerçekleştirilen “2023 1. Çeyrek CFO Anketi” CFO`ların kısa vadeli odak noktasının maliyet optimizasyonu olduğunu ortaya koyuyor. Grant Thornton Ulusal Denetim Lideri Sean Denham, “Birçok şirket, maliyetleri düşürme fırsatlarının nerede olabileceğini görmek için sözleşmelerini ve ilişkilerini gözden geçiriyor” diyor.DENGE KURULMALI CFO`ların yüzde 44`ü satıcı ve tedarikçi maliyetlerini potansiyel kesintiler için en önemli alan olarak tanımlıyor. 6 ay öncesine göre çift haneli artış gösteren malzeme maliyetleri de CEO`ların yüzde 40`ı için kesinti yapılacak en önemli kalemlerden. Denham, “Başarılı olmak için kısa vadeli kazançlar ve uzun vadeli büyüme hedeflerini iyi analiz etmeli, maliyet kesintileri ve yapılacak yatırımlar arasında dengeyi sağlamak üzere yönetim kurulu ve yöneticiler ortak çalışmalı” uyarısında bulunuyor.“KALICI ÇÖZÜMLERLE YÜZDE 15 İYİLEŞME SAĞLADIK”GÜRSEL ERBAP DORUK UN YÖNETİM KURULU BAŞKANI VE CEO`SUTELAFİ Son 2 yılda maliyetler ortalama yüzde 380 arttı. Bu maliyetin bir bölümünü telafi etmek için birçok uygulama hayata geçirdik. Kapasite artışı sağlayarak genel yönetim giderleri düşürüldü. Enerji tasarrufu sağlamak amacıyla üretim tesislerinde akıllı elektrik motorları kullanıldı, otomasyon sistemi geliştirildi ve planlı bakımla arızalar azaltılarak maliyet avantajı yakalandı.YÜZDE 15 Lojistik maliyetleri iyileştirildi ve hammadde satın alma stratejileri değiştirilerek stok devir oranları düşürüldü. Üretim planlama ve üretim akış diyagramlarında değişiklikler yapılarak üretim verimliliği arttırıldı. Enerji tasarrufu sağlanması, üretim verimliliğin artışı ve bakım onarım giderlerinin azaltılması gibi kalıcı çözümlerle yaklaşık yüzde 10-15 iyileştirme sağlandı.ENERJİ VERİMLİLİĞİ ÇALIŞMALARI ÖNE ÇIKIYORGES YATIRIMI Kutes İcra Kurulu Başkanı ALİ ESAT KUTMANGİL, enerji ve hammadde maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla çatı GES santrali, yolluk kırma makinesi, maça koyma robotu, elektrik motorlarının IE3 ve IE4 sınıfına geçirilmesi, yeni nesil kompresörlerin kullanımı projelerini hayata geçirdiklerini ifade ediyor. Kutes`in güneş enerjisinden elektrik üretimine yönelik 26 MW`lık yatırımı devam ediyor. Enerji sarfiyatında yüzde 10`a varan iyileştirme hedefleniyor. SORUMLULUK Makinelerin tek bir enerji tipiyle değil, gerektiğinde doğal gaz yerine LPG kullanabilmek gibi alternatif enerjilerle kolaylıkla çalışabilir olmasına dikkat ettiklerini ifade eden Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkanı HARİKA GÜRAL, “Kendi elektriğimizi üretebilmek için yatırımlara başladık. Bunu yalnızca maliyeti düşürmenin bir parçası olarak değil, içinde yaşadığımız dünyaya olan bir sorumluluğumuzun parçası olarak da gördüğümüz için yenilenebilir enerji kaynaklarından kendi elektriğimizi üretmeyi hayata geçiriyoruz” diyor. ATIL ALANLAR 2021 yıl sonundan itibaren Türkiye`de hızlı bir yenilenebilir enerji dönüşümü olduğunu söyleyen ORGE Enerji Elektrik Taahhüt Yönetim Kurulu Başkanı NEVHAN GÜNDÜZ, bu dönüşümün en önemli sebeplerinin başında artan elektrik/enerji maliyetlerinin geldiğini söylüyor. “Son 2 yıldır, yaygın olarak sıfırdan yatırımların dizayn aşamasında da çatı gibi atıl alanların güneş panelleri ile projelendirildiğini sıklıkla gözlemliyoruz. Kaynaklarımızdan üreteceğimiz elektriği kullanarak bu alandaki ithalatımızı önemli ölçüde azaltmalıyız” ifadesinde bulunuyor.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

“Arayışta olduğumuz birçok alan var”

Selim Akın Akfen`i bir varlık yönetim şirketi gibi yönetmeyi sürdürüyor. Geçen yıl yüzde 77`lik büyümeyle 6,8 milyar TL`ye ulaşan grup, çıkış planladığı enerjide kalarak büyümeye devam ediyor.Ayçe Tarcan / [email protected] 2023 Haziran sayısından“Büyümeye devam” diyen Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve CEO`su Selim Akın, yenilenebilir enerji yatırımlarıyla inşaat ve gayrimenkul projelerine ağırlık vereceklerini söylüyor. Ayrıca teknoloji start up`larının radarlarında olduğunu söylüyor. Coğrafi olarak da yapıyı çeşitlendirmek istediklerini anlatıyor ve ekliyor: “Önümüzdeki dönem içinde olmadığımız ama arayışta bulunduğumuz birçok alan var.”Babası Hamdi Akın`ın izinden giden Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve CEO`su Selim Akın, holdingi varlık yönetim şirketi gibi yönetmeye devam ediyor. CEO`luk koltuğuna geçtiği ve çoğu pandemi dönemine denk gelen ilk 3 yıllık görev süresinde planladığı yeniden yapılanma sürecini başarıyla tamamlayan iş insanı, hedeflediği büyüme rakamlarını da yakaladı. Geçen yıl konsolide bazda yüzde 30`luk büyüme yakaladıklarını söyleyen Selim Akın, holdingin konsolide cirosunun ise 2021`e göre yaklaşık yüzde 77`lik artışla 6,8 milyar TL`ye ulaştığını ifade ediyor. Geçen yıl net dönem kârlarının 4 milyar TL`ye yaklaştığını da söyleyen Akın, “Yatırımlara karar verirken günümüz kodlarını iyi okuyup gelecek dönem risk ve ihtiyaçlarını planlamak genlerimizde bulunuyor” diyor. Enerji sektöründe daha da büyüyeceklerini ve yeni üretim fırsatları araştırdıklarını anlatan iş insanı, hidrojen enerjisini araştırdıklarını belirtiyor. Akın, nükleer enerjiyle ilgili fırsatları da yakından takip ettiklerini anlatıyor ve “Enerjideki yatırımlarımızı artırmak istiyoruz. 700 MW`lık kurulu gücümüzün üzerine yeni yatırımlarımızı koyduğumuzda, hedeflediğimiz 1.000 MW`lık kurulu gücü büyük ölçüde geride bırakacağımızı görüyoruz” diyor. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanvekili ve CEO`su Selim Akın`la görevinin ilk 3 yılını ve başta enerji olmak üzere faaliyet gösterdikleri sektörlerdeki yeni yatırım planlarını konuştuk:3 yıl önce CEO`luk koltuğuna oturdunuz. İlk 3 yıl nasıl geçti?Enerji, turizm, inşaat, sağlık ve gayrimenkul gibi farklı sektörlere yatırım yapıyoruz. Günün getirdiği şartlara göre hızlı ve esnek karar alabilme kabiliyetimizle holdingi yönetiyoruz. Gelecek dönemin neler getireceğini tahmin etmek güç olsa da yatırımlara karar verirken günümüz kodlarını iyi okuyup gelecek dönem risk ve ihtiyaçlarını planlamak genlerimizde bulunuyor. Çoğu pandemi dönemine denk gelen geçen 3 yıllık sürede de planladığımız gibi yeniden yapılanma sürecini başarıyla tamamladık. Dünyanın bugün enerji alanında karşılaştığı sorunlar, Akfen Yenilenebilir Enerji şirketimizi kurarken ne kadar doğru bir karar verdiğimizi ortaya koydu. Son 3 yılda yenilenebilir enerji sektöründe kurulu kapasitemizde önemli oranda artışlar gerçekleştirdik. 2016 yılında IFC ve EBRD`ye devrettiğimiz yüzde 33`lük hisseyi geçen yılın aralık ayında geri aldık ve mart ayında halka arz gerçekleştirdik.Diğer yatırımlarınızda nasıl bir gelişim kaydettiniz?Akfen GYO`da ciddi sermaye artışları yaptık, yeni varlıklarla portföyü büyüttük. Erken kredi geri ödemeleriyle şirketin borç seviyesini ciddi oranda düşürdük ve şirketin cirosunda önemli bir iyileşme sağladık. Sağlık tarafında ise şehir hastanesi yatırımlarımıza devam ettik. 2018 Ekim ayında 1.235 yataklı Eskişehir Şehir Hastanesi ve 2020 yılı sonunda da 480 yataklı Tekirdağ Şehir Hastanesi yatırımımızı tamamladık. Bunun yanı sıra yurt yatırımlarımıza devam ettik. 2018 Eylül ve 2019 Eylül aylarında toplam 7.840 yatak kapasiteli 2 yurdumuzun yatırımını tamamladık. İDO ve Acacia Maden İşletmeleri`nde ise hisse oranımızı artırdık.Bugün holding hangi noktaya geldi?Geçen yıl varlıklarımızda konsolide bazda yüzde 30 civarında bir büyüme yakaladık. Holdingin konsolide cirosu geçen yıl 2021 yılına göre yaklaşık yüzde 77 oranında artarak 6,8 milyar TL civarında gerçekleşti. Geçen yıl net dönem kârımızsa 4 milyar TL`ye yaklaştı. l Geçen yıl sizi memnun eden işleriniz hangileri oldu?Enerji, madencilik, turizm ve liman işletmeciliği açısından verimli bir yıl geçirdiğimizi söyleyebilirim. 2022, kesinlikle hedeflenen büyüme rakamlarını yakaladığımız ve bu rakamların üzerine çıktığımız bir yıl oldu. Konsolide bazda yüzde 30 civarında bir büyüme yakaladık.Enerjiden çıkma planınız vardı. Ancak bu alandaki yatırımlarınızı artırdınız. Neden karar değiştirdiniz?Enerjide 3 yıl önce 1.000 MW`lık kurulu güce ulaşıp çıkacağımızı öngörüyorduk. Ancak son yıllarda meydana gelen gelişmeler, özellikle yenilenebilir enerjiye talebi önemli ölçüde artırdı. Rusya-Ukrayna gerginliğiyle de tek bir kaynağa bağlılığın yarattığı sorun açıkça ortaya çıktı. Biz de enerji alanında ülkemizin büyük potansiyeli bulunan kaynaklarını düşünerek enerjide daha fazla büyüyebileceğimizi öngördük. Bu nedenle yabancı ortaklarımız EBRD ve IFC`den yüzde 33`lük payı geri aldık ve şirketin tamamını kendimize ait hale getirdik. Ayrıca 2021`de 80 MW kurulu kapasiteye sahip bir rüzgar santrali satın alma işlemini tamamlayarak inorganik büyüme planımızı uygulamaya devam ettik.Enerjideki büyüklüğünüz nedir?Yenilenebilir enerjide Türkiye`nin en genç ve en büyük portföylerinden biriyiz. 700 MW`lık büyüklüğe ulaştık ve bunun devamı da gelecek. Geçen yıl yenilenebilir enerji şirketimiz önemli büyüme kaydetti. Dolar bazında ciroda yüzde 3, FAVÖK`te ise yüzde 6 artış sağladı. Ayrıca geçtiğimiz kasım ayında Moody`s`in grup şirketi Vigeo Eiris`in sürdürülebilirlik raporunda dünyanın ilk 30 şirketi arasında yer aldı.Toplam kaç santraliniz var?Yenilenebilir enerji şirketimizin Türkiye`nin 18 farklı ilinde 12 HES, 35 GES ve 6 RES santrali bulunuyor. Bunların çoğu son 7 yılda devreye alınmış santraller. 4 milyon kişinin yıllık enerji ihtiyacını temiz kaynaklardan karşılıyoruz.Enerjide yeni yatırım planınız var mı?Yaklaşık 95 MW`lık hibrit yatırımımız devam ediyor. Çok yeni 120 MW kapasitede depolama lisansı aldık ve bu lisans alanlarında 120 MW`lık kapasite geliştirmek ve mevcut rüzgar enerjisi santrallerimizde ilave kapasite artışlarına ilişkin planlamalarımız devam ediyor. Ayrıca çok yakından bu alanda farklı bir dikey olarak yeşil hidrojen konusunda yatırım yapmak üzere ortaklık görüşmelerimiz devam ediyor. Enerjideki yatırımlarımızı artırmak istiyoruz. 700 MW`lık kurulu gücümüzün üzerine yeni yatırımlarımızı koyduğumuzda, hedeflediğimiz 1.000 MW`lık kurulu gücü büyük ölçüde geride bırakacağımızı öngörüyoruz.Enerji dışındaki sektörlerdeki büyüklüğünüz nedir?Acacia Maden İşletmeleri Türkiye`nin en büyük open-pit madeni. Mersin Limanı ise Türkiye`nin en büyük ithalat-ihracat konteyner limanı. Akfen GYO ise defter değerine göre Türkiye`deki 38 GYO şirketi arasında 10`uncu sırada.Madencilik, liman ve GYO`daki büyümeniz ne oldu?Mersin Liman İşletmeciliği şirketimizde geçen yıl ciromuz dolar bazında 2021 yılına göre yüzde 10 arttı. Toplam FAVÖK`te ise yüzde 7 artış gerçekleşti. Ayrıca geçen yıl limanda toplam konteyner hacminin 2 mn TEU`dan 3,6 mn TEU`ya çıkması için yatırımlara başladık. Akfen GYO`da ise geçen yıl dolar bazında 2021 yılına göre yüzde 50 FAVÖK artışıyla beraber FAVÖK marjında 4 puan iyileşme oldu. Toplam ciro da dolar bazında bir önceki yıla göre yüzde 43 arttı. Sermaye yapısındaki güçlenmeyle GYO tarafında önümüzdeki dönemde mevcut veya portföye dahil edilecek gayrimenkullerin geliştirilmesi yatırımlarına odaklandık. Bu kapsamda TCDD`ye ait Söğütlüçeşme Yüksek Hızlı Tren Garı Projesi`ni yapacak Fıratcan İnşaat Ticaret ve Turizm`in yüzde 51 hissesini 6,2 milyon Euro bedelle devraldık. 41 bin 700 metrekarelik alanı kapsayacak olan bu projede konser, tiyatro, kurumsal toplantıların yapılabileceği bir etkinlik alanı, gurme lezzetlerin de yer alacağı yeme-içme alanı, yöresel ve doğal ürünlerin bulunacağı pazar yeri ile alışveriş yapılabilecek mağazalar olacak. Bu yıl eylül ayına kadar işletmeye almayı hedefliyoruz.En yeni işlerinizden madencilikte hedeflerinizi gerçekleştirdiniz mi?Madencilikte Kastamonu`nun Hanönü ilçesinde bakır konsantre üretim tesisimiz bulunuyor. Buradaki bakır konsantresi üretiminde 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 25 artış sağladık. Toplam üretimimiz 131 bin tona ulaştı. Konsantre bakır üretimimizdeki yüzde 25`lik artışla bir önceki yıla göre dolar bazında ciromuz yüzde 17 arttı.Bu yıl gündeminizde hangi yatırımlar var?Bu yıl Hırvatistan`da bir hastane müteahhitlik işi aldık. Ayrıca Söğütlüçeşme Tren İstasyonu yapım ve işletim yatırımımıza geçtiğimiz yıl başladık, bu yıl sonunda devreye almayı planlıyoruz. Yine Bodrum Yalıkavak`ta devam eden bir konut yatırımımız bulunuyor. 2025 yılında tamamlayarak teslim etmeyi planlıyoruz. Bunların dışında teklif aşamasında olduğumuz lojistik alanında çeşitli projelerimiz bulunuyor.Yurt içi veya dışında şirket satın alması hedefiniz bulunuyor mu?Mevcut faaliyet alanlarımızda sinerji yaratabilecek teknoloji start up`ları radarımızda olmaya devam ediyor. Ayrıca coğrafi olarak da yapımızı çeşitlendirmek en önemli hedefimiz. Bu kapsamda yatırım planlamamız devam ediyor. Hırvatistan`da hastanenin yanı sıra yeşil hidrojen yatırımımız olacak.Yeni bir sektöre daha girme planınız var mı?Gelecek yıllarda popüler olacak ve hiç eskimeyecek sektörler arasında teknoloji, sağlık, gayrimenkul, madencilik, yeşil enerji, sürdürülebilirlik, e-ticaret ve gıda gibi alanlar gösteriliyor. Bugün bunların çoğunda oldukça uzun zamandır faaliyet gösteriyoruz. Bu, Akfen`in geleceği gören bir başarısı olarak kabul edilebilir. Önümüzdeki dönemde içinde olmadığımız ama arayışta bulunduğumuz birçok alan var. Örneğin teknoloji sektörü, özellikle de yapay zeka, siber güvenlik, bulut bilişim ve mobil uygulamalar gibi alanlarda hızla büyüyor. Bu sektörde yatırım yapmak, gelecekteki büyüme potansiyeli nedeniyle oldukça popüler hale geldi. Ayrıca gıda sektöründe organik gıda üretimi, gıda atıklarının geri dönüştürülmesi ve gıda üretiminde kullanılan sürdürülebilir teknolojilere yönelik yatırımlar, dünya genelinde yatırımcıların dikkatini çekiyor.Bu yıl için büyüme, ciro ve kârlılık hedefiniz nedir?Yeni yatırımlar ve Akfen Yenilenebilir`de gerçekleşen halka arzın etkisiyle geçen yıl gerçekleşen büyümenin 2023 yılında da devam etmesini bekliyoruz. Bu yıl özellikle inşaat ve gayrimenkul yatırımlarına ağırlık vereceğiz. Belirsizliklerin kalkmasıyla yatırımlarımızın hız kazanacağını öngörüyoruz.İki şirketinizi daha halka açtınız. Yeni halka arz planı var mı?Akfen uzun yıllardır sermaye piyasalarında varlığını koruyor ve bunu kurumsal yönetim kalitesi açısından oldukça önemli görüyoruz. Halka arzları da bu açıdan çok değerli görüyoruz. Piyasanın uygun olduğu zamanda farklı sektörlerde halka arzları düşünüyoruz. Akfen Yenilenebilir şirketimizin yüzde 33,5`i geçtiğimiz martta halka arz edildi ve halka arz büyüklüğü 3,3 milyar TL olarak gerçekleşti.“YENİ YATIRIMLAR GELİYOR”DEPOLAMA EPDK`dan Türkiye`nin ilk depolamalı elektrik üretim tesisi lisanslarından olan Çanakkale Üçpınar`da 50 MW, Erzurum`da 30 MW, Amasya`da 30 MW ve Aydın`da da 30 MW olmak üzere toplam 140 MW`lık ön lisans aldık. Bu tesislerin yanlarına aynı kurulu güçlerde olmak üzere toplam 140 MW`lık elektrik üretim tesisi kuracağız.HİBRİT GÜNEŞ SANTRALİ Ayrıca Çanakkale`deki Üçpınar RES projesinde 40,02 MW, Hasanoba RES`te 12,68 MW, Kocalar RES`de 4,95 MW`lık ve Denizli`deki Denizli RES projesinde de 6,36 MW`lık hibrit güneş santrali projesi (GES) kurulumuna yönelik bütün izinlerimizi tamamladık ve inşaata hazır hale getirdik. Bu 4 projede 64,01 MW`lık GES projesinin yatırımına bu yıl içerisinde başlamayı planlıyoruz.KAPASİTE ARTIŞI Osmaniye`deki Sarıtepe RES projesinde 12,97 MW ve Demirciler RES`te 13,26 MW, Sakarya`daki Doğançay HES projesinde 4,53 MW`lık hibrit GES projelerimizin de izin süreçleri devam ediyor. Hibrit yatırımlarının yanı sıra kapasite artışlarıyla da kurulu gücümüzde önemli bir artış sağlamayı planlıyoruz.YENİ LİSANSLAR Denizli RES`de 25 MW, Üçpınar RES`de 9,6 MW, Kocalar RES`de 25 MW, Sarıtepe RES`de 7,8 MW ve Hasanoba RES projesinde de 25 MW olmak üzere lisans sahasına sığabilecek toplam 92,4 MW rüzgar kapasite artışına başvuru yaptık. Mevcut durumda Hasonoba projesi hariç 4 RES projesinde toplam 67,4 MW kapasite artışı izinlerini tamamladık.“BAŞARILI EXIT`İN SIRRI”FORMÜL Bir sektörden veya şirketten hızlıca çıkış yapmak, değişen piyasa koşullarına hızla uyum sağlamak ve farklı fırsatları yakalamak için önemli. Biz kendi kurumsal hafızamızda exit formülünü şu şekilde tanımlıyoruz: Sektörlerdeki değişimleri önceden görerek ve tahmin ederek ve bu değişimlere uygun stratejik planlar geliştiriyoruz. Doğru yatırımcılarla kurduğumuz ortaklıklarla şirketin değerini ve büyümesini hızlandırıyoruz. Bu hızlı bir çıkış yapabilmenin en sağlam yapısını oluşturuyor.NAKİT AKIŞI İyi bir finansal yönetimle nakit akışını iyi yöneterek, maliyetleri minimize ederek ve gelirleri artırarak şirket değerini yükseltiyoruz. İnovasyon ve yaratıcılıkla bulunduğumuz alanlarda farklılaşarak rekabet avantajı sağlıyoruz. Piyasa koşullarını ve trendleri yakından takip ediyoruz ve doğru zamanda çıkış yapmak için fırsatları değerlendiriyoruz.EKİP KURMA İyi bir yönetim ekibi oluşturarak stratejileri başarılı bir şekilde uyguluyoruz ve gerektiğinde de hızlı çıkış yapabiliyoruz. Dolayısıyla her şirketimiz için böyle bir adım atabiliriz. Babam Hamdi Akın`ın da felsefesi buydu. Değişen dünyaya, trendlere, sektörlere ayak uydurmada zaman kaybetmeyiz. Gelecek gördüğümüz sektörlerde yerimizi hemen alırız.“3 MİLYAR DOLARLIK ÇIKIŞ YAPTIK”HİSSE SATIŞI Şimdiye kadar hayata geçirdiğimiz exit`lerden 3 milyar dolara yakın fon girişi sağladık. Private placement olarak en son çıkışlarımızı 2017 yılında MIP`de yüzde 40 hisse satışıyla yaptık. Yine 2017` de kalan TAV hisselerimizin ADP`ye satışını gerçekleştirdik.HALKA ARZ Yakın dönemde sermaye piyasası işlemi olarak geçtiğimiz mart ayında Akfen Yenilenebilir Enerji`de yüzde 33,5`lik halka arz yaptık. Geçtğimiz yıl kasımda da gayrimenkul yatırım ortaklığı şirketimizde Secondary arz yaptık ve dolaşımdaki hisse oranını yüzde 44 seviyesine yükselttik.VARLIK SATIŞI Ayrıca “solo” varlık satışlarımız da oluyor. Örneğin geçtiğimiz nisan ayında satış sözleşmesini imzaladığımız Kıbrıs`ta bir otel devrimiz var. Satışların yanı sıra satın almalarımız da devam ediyor. 2020 yılında yenilenebilir enerji alanında 80 MW`lık 2 rüzgar santrali satın aldık.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

CEO'nun vazgeçme listesi

Ayçe Tarcan [email protected] CEO`su Özgür Tort`un vazgeçilecekler listesinde ilk sırada büyük mağaza açmak bulunuyor. Aksoy Holding Başkan Yardımcısı ve CEO`su Batu Aksoy, artık dolar kurunu tahmin etmekten vazgeçtiğini söylüyor. Aksoy`un vazgeçilecekler listesinde bütçe yapmak da var. Yapı Merkezi Holding CEO`su Aslan Uzun ise eski finansman kaynaklarından vazgeçtiğini söylüyor.12 yıl önce 56 yaşında hayatını kaybeden Apple`ın efsane CEO`su Steve Jobs`ın sözleri iş dünyasına ışık tutmaya devam ediyor. Jobs, “Bazen inovasyon hata getirir. Bu durumda izlenecek en iyi yol, hataları çabucak kabul edip diğer inovasyonları geliştirmeye koyulmaktır” diyordu. Hata ve kötü giden uygulamalardan hızlıca vazgeçmek gerektiğine inanan Jobs`un, her yıl konjonktüre göre hedeflerinin bazılarından vazgeçtiği de biliniyor. GM CEO`su Mary Barbara, büyük değişim rüzgarı karşısında işe bakış, alışkanlıklar, çalışma modelleri, portföyler, pazarlar ve hatta finansman yöntemlerini değiştirmek gerektiğini belirtiyor. Her yıla bir önceki yıl yapılan işleri baz alarak değil 0`ı baz alarak ilerlediğini söyleyen Barbara, “Eski sorulardan vazgeçip yeni sorular soruyorum” diyor. Google CEO`su Sundar Pichai en iyi CEO`ların işlerini diğerlerinden neredeyse 3 kat daha sık budadığını söylüyor. Pichai, şöyle diyor: “Akıl hocam Bill Campbell, `Yarattığın kadar öldür` der ve her pazartesi şu soruyu sorar, `Geçen hafta hangi bağları kopardın`.” Barnes & Noble CEO`su James Daunt da 4 yıl önce şirketin başına geçtiğinde yöneticilerine şimdiden başlamak üzere eskiden yaptığınız şeylerin yarısından fazlasını yapmayacaksınız mesajını verdi. Kendi de bir vazgeçilecekler listesi oluşturan Daunt, işe Barnes & Nobles`ın “pek iyi olmayan” bir kitapçı zinciri haline geldiğini kabul ettikten sonra başladığını söylüyor. Değişim sürecinde büyük mağazalardan vazgeçip küçük mağazalar açmaya odaklanan Daunt, başarı için standart KPI (performans göstergeleri) verilerini de terk etmiş. Sadece dünyada değil Türkiye`de de CEO`lar pek çok kriz ve hızlı dönüşüm karşısında eski alışkanlık ve yönetim modellerinden hızlıca vazgeçerek yeniye doğru yol alıyor. İLK SIRADA NE VAR?Büyük mağaza açmaktan dolar kurunu tahmin etmeyi bırakmaya kadar iş dünyasının vazgeçilecekler listesi hayli kabarık… Migros CEO`su Özgür Tort`un vazgeçilecekler listesinde ilk sırada büyük mağaza açmak bulunuyor. Aksoy Holding Başkan Yardımcısı ve CEO`su Batu Aksoy, yüksek oynaklık nedeniyle dolar kurunu tahmin etmekten vazgeçtiğini söylüyor. Aksoy`un vazgeçilecekler listesinde bütçe yapmak da bulunuyor. Grup olarak artık bütçe yapmaktan vazgeçtiklerini söyleyen Aksoy, yatırım kararı alırken vazgeçtiği stratejininse tek alana odaklanmak olduğunu belirtiyor. “Faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde çeşitliliği artırmaya odaklandık” diyen Aksoy, bu sayede daha sürdürülebilir büyüme sağladıklarını sözlerine ekliyor. İçinden geçtiğimiz belirsiz dönemlerde alınan kararlar hızla değişebiliyor. Bunun için planları sürekli gözden geçirmek ve yakından takip etmek gerektiğini söyleyen Yeşim Grup CEO`su Şenol Şankaya, değer yaratmayan tüm bilgi ve işlerden arınıp vazgeçtiğini belirtiyor. Organizasyonda işi yavaşlatacak her türlü konuyu vazgeçilecekler listesine aldıklarını söyleyen Şankaya, pandemi sonrası yaşanılan ekonomik istikrarsızlıklarla daha çok kısa ve orta vadeli aksiyonlara bütçe ayırmaya odaklandıklarını anlatıyor. “Üzerinde durduğumuz konu yıllardır yalın yönetim felsefesinin de bize kazandırdığı yetkinliklerle değere odaklanıp tüm israfları hayatımızdan çıkarmak oldu” diyen Şankaya, şöyle konuşuyor: “Belirsizlik dönemlerinde dünyayı ve müşterileri yakından takip ederek bilgi akışının kesintisiz sağlanması gerekiyor.” YENİ KARARLAR Belirsizlik dönemlerinde CEO`ların izledikleri stratejiler, aldıkları kararlar mevcut konjonktür ve yeni tüketici trendleriyle hızla değişebiliyor. Bunun için planları sürekli gözden geçirmek ve yakından takip etmek şart. Onur Market ve Özen Gross markalarını bünyesinde bulunduran Özen Grup`un yönetim kurulu başkanı Cemal Özen, son dönemde mağaza formatlarıyla tarım yatırımlarında vazgeçtikleri stratejilerin olduğunu söylüyor. Mağazalarda şarküteri hizmet tezgâhlarının yerine self servis hizmet dolaplarına geçiş yaptıklarını belirten Özen, “Şarküteri hizmet tezgâhları arkasında satış hizmet personelinin bulunduğu ve müşterilerin talep ettiği ürünleri hazırlayan, tartan ve etiketleyen bir sistemle çalışılıyordu. Yeni stratejimiz sayesinde hem mağaza içinde alan tasarrufu sağlayarak müşterilerimize daha ferah alışveriş imkanı sunuyor hem müşterilerimiz herhangi bir personele ihtiyaç duymadan ambalajlanmış hijyenik ürünleri diledikleri gibi seçme fırsatı buluyor” diyor. Mağazalardaki ek teşhir alanlarının fazla kullanımından da vazgeçtiklerini söyleyen Özen, bu sayede müşterilere daha sade, ferah ve kolay alışveriş imkânı sağladıklarını vurguluyor. Özen, 2008 yılından beri açık alan tarım yatırımları yaptıklarını son dönemdeyse bu kararlarından da vazgeçip topraksız tarım uygulamalarına yöneldiklerini anlatıyor. Son dönemde sadece perakendeciler değil üreticiler de yeni tüketici alışkanlıklarıyla ürün formatlarında değişikliğe gidiyor. Türkiye`nin 5 büyük süt ve süt ürünleri markası arasında yer alan Teksüt`ün yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı Arda Aksaray, yeni ürün çeşitlerine göre kullanımı daha kolay olan ambalaj seçimlerini tercih etmelerinin dışında tüketimi uzun süren büyük gramajlı ürünlerden vazgeçme kararı aldıklarını belirtiyor. Bunun yerine daha taze, tüketime açık, düşük gramajlı ürünlere geçiş yaptıklarını söyleyen Aksaray, daha önce üretmedikleri ve piyasada talebi artan ürünlere odaklanacaklarını belirtiyor. TERK EDİLECEK ALIŞKANLIKLAR Son birkaç yıllık süreçte hem dünyada hem Türkiye`de hayatımızı çok yakından etkileyen ve bakış açımızı değiştirmeye zorlayan birçok gelişme yaşandı. İş ve çalışma modelleriyle tüketici alışkanlıkları son birkaç yıl içinde hızla değişirken CEO`lar için bu yeni dönem, eski alışkanlıkların da terk edilmesi sonucunu doğurdu. Pandemi sürecinin sektör fark etmeksizin herkesi başarılı olmak için yeni tüketiciyi anlamak ve ona uyum sağlamak zorunda bıraktığını söyleyen Pegasus Hava Yolları CEO`su Güliz Öztürk, bu süreçte kendisinin de tüketicileri eski deneyim ve verilere göre değerlendirmekten vazgeçtiğini belirtiyor. Havacılıktan örnek veren Öztürk, şöyle konuşuyor: “Hava yolu yolcusu artık daha esnek planlama yapmak ve bilet alımlarını uçuş tarihine daha yakın tarihlerde yapabilmek istiyor. Ayrıca misafirlerin seyahatlerinde minimum temas ve kalabalık içinde vakit kaybetmeden hızlı akış aradığını gördük.” Yeni dönemde CEO ve iş insanlarının vazgeçecekleri konulardan biri de tek bir sektöre odaklanmak. Sektör ve faaliyet alanlarını çeşitlendirdiklerini söyleyen Artaş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Çetinsaya, gayrimenkulün yanı sıra sanayi ve enerji alanlarına yatırım yaptıklarını belirtiyor. Halka arz çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Çetinsaya, “Çelik Halat`ın yüzde 70`ini satın alarak sanayi sektörüne adım attık. Enerji sektöründe de yatırımlara başladık” diyor. Kuruldukları günden beri e-ticaret üzerinden kozmetik ürün satışı yaptıklarını söyleyen Sinoz Kozmetik CEO`su Yasin Çörekci ise bir dönem mağaza açmak gibi bir fikrileri olduğunu ancak her geçen gün daha da dijitalleşen dünyada mağaza açma fikrinden vazgeçtiklerini belirtiyor. Yeni dönemde fiziki proje takibini bırakarak veri tabanı takibine geçtiklerini söyleyen Turner International Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç da “Beton, demir ve kalıp takibi yerine topladığımız verilerle projeyi yönetmeye başladık” diyor. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ODAKTACEO`ların vazgeçilecekler listesindeki konular arasında ilk sırada kuşkusuz sürdürülebilirlik stratejisini olumsuz etkileyecek her türlü yatırım ve projeyi terk etmek bulunuyor. Sürdürülebilir olmayan tüm stratejilerden vazgeçtiklerini ve diğer liderlerin de böyle davranması gerektiğini söyleyen SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan, “Sürdürülebilirlik, gelecek nesiller için kalıcı, olumlu bir etki yaratmamız için eşsiz bir fırsat sunuyor” diyor. Büyüme ve sürdürülebilirlik konularına odaklandıklarını söyleyen Ulusoy Un CEO`su Zahit Çetin de eski stratejilere bakıp karar vermediklerini belirtiyor. Gündemlerinde sürdürülebilirlik ve büyümenin olduğunu söyleyen Çetin, “Bulunmadığımız coğrafyalarda, sinerji yaratacak ürün gamında olmak istiyoruz” diyor. Son dönemde geleneksel iş modeli yaklaşımı olan kâr odaklılık ve merkezi yönetim modelinden vazgeçtiklerini söyleyen ASF Otomotiv CEO`su Zeynep Fidan Soysal, yeni dönemdeki iş yaklaşımlarının temelini sürdürülebilirliğin oluşturduğunu ifade ediyor. Pandemi döneminde yaşanan küresel kapanmaların yeni iş modelleri geliştirmelerine neden olduğunu, sıkı sıkıya bağlı oldukları geleneksel iş modellerini terk ettiklerini söyleyen Fidan, “Kârlılık hedefimizi geleceği doğru okumak, nakit akışımızı güncelde kontrol altında tutarak uzun vadede büyüme hedeflerimize ve bunun için adımlar atmaya odakladık” diyor. Fidan, merkezi yönetimi bırakıp günümüzün değişen koşullarının hızına uyum sağlamak için yerinde yönetimi benimsediklerini anlatıyor. Karbon salımını olabildiğince azaltmanın en önemli öncelikleri arasında yer aldığını söyleyen Europcar Türkiye CEO`su Fırat Fidan, “Yapılacaklar listemizin başında, filomuza çevre dostu ürünleri daha fazla dahil etmek var” diyor. YENİ DÖNEM AJANDA Krizler, değişen tüketici alışkanlıkları, satın almalar ve dijitalleşme CEO`ları mağaza formatlarından finansal stratejilere, üründen çevre ve topluma kadar farklı alanlarda değişime zorluyor. Vazgeçecekleri stratejileri belirleyen CEO`lar, yeni dönemde inovasyon, sürdürülebilirlik ve yeniliğe odaklanmayı sürdüreceklerini söylüyor. Sürdürülebilirliğe odaklandıklarını söyleyen SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan`ın bu dönemde vazgeçemeyeceği konuların başında bulut bilişim bulunuyor. Candan, hemen her iş sürecinin dönüşümünün bulut bilişim teknolojilerinden geçtiğini ifade ediyor. Pandemi sonrası hız kazanan sürdürülebilirlik projelerinin vazgeçilmezleri arasında yer aldığını söyleyen Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, sürdürülebilirlik ve iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında başlattıkları Yeni Demir Çağı`nda enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına devam ettiklerini belirtiyor. Kutmangil, “Yeni dönemde, özel endüstri bölgemizde gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz kapasite artırıcı yatırım projeleri de odağımızda” diyor. Satın alma sonrası dönemde kısa vadeli stratejilere odaklanmayı bırakarak daha uzun vadeli stratejileri benimsediklerini söyleyen Cushman & Wakefield - TR International Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden, bunun şirketin sürdürülebilir büyümesi için daha sağlam bir temel oluşturacağı inancında. Eskiden risk yönetimi öncelikli adımlar atmalarının gerektiğini bugünse daha esnek ama temkinli bir risk yönetimi yaklaşımını benimsediklerini söyleyen Gönden, “Böylece büyüme odaklı ilerlerken aynı zamanda riskleri hızlıca analiz etmek, dikkatlice değerlendirmek ve yönetmek ana odağımızda kalıyor” diyor. Gönden bunun sonucunda karşılarına çıkan fırsatları ise çok daha iyi değerlendirebildiklerini ifade ediyor.“BÜYÜK MAĞAZALARDAN VAZGEÇTİK”ÖZGÜR TORT MİGROS CEO`SUOPERASYON Eskiden çok büyük mağazalar yapardık. Son dönemde bu kararımızdan vazgeçtik. Bunun en büyük nedeni artan gayrimenkul maliyetleri ve mağaza operasyonunun ciddi bir altyapı gerektirmesi oldu.E-TİCARET E-ticaretin de hızlı büyüyüp gelişmesi büyük mağaza yatırım kararı almamamızı sağlıyor. Sadece e-ticaret de değil değişen tüketici tercihleriyle müşterilerin talep ettiği mağaza formatları da değişti. Artık müşteriler daha küçük formatlı mağazaları tercih ediyor. Küçük formatlar müşteriye ulaşım avantajı da sağlıyor.“VERİMLİLİĞİ DÜŞÜK İŞLERDEN VAZGEÇTİK”ASLAN UZUN YAPI MERKEZİ HOLDİNG CEO`SUDEĞİŞİM Dünyanın, ülkemizin ve şirketin gelişimine göre stratejinin bazı ayaklarında ve hareket planında değişiklikler kaçınılmaz oluyor. 2023 oyun planımızda gelişen konjonktür paralelinde hızlı bir nakit yönetiminde taktik değişikliğine gittik.YENİ STRATEJİ Makine yatırım stratejimizde fokus alanımızı daha daraltarak nokta atışı çok gerekli kalemlerde yatırıma gidiyoruz. Büyüme stratejimizi coğrafi alan aynı kalmakla birlikte iş alanımızda daha da fokus olup yüksek verimle çalışacağımız işlere yönelttik.FİNANSMAN Finansman yükü tüm dünyada artıyor, bu giderleri minimize edecek, değişik finansal araçlar ve stratejiler geliştiriyoruz. Yurt dışında iş yaptığımız ülkelerin bankalarıyla çalışmaya başladık. Her ülke kendi finansmanını kendi sağlayacak.YERELLEŞME Stratejimize yeni giren terim ve kollar da oldu. Vize sorunlarını da göz önüne alarak daha çok yerel personel ve taşeron ile çalışmaya geçiyoruz. Böylece vize problemlerini aşıyoruz.“ÇOKLU PLAN YAPMAYA BAŞLADIK”DAVUT DOĞAN DOĞANLAR HOLDİNG YKBREVİZYON Globalde ve ülkemizde yaşanan olaylar stratejik planlarımızda revizyonlar yapmamıza neden oldu. Yıllık olarak belirlediğimiz iş planlarımızda, vazgeçmek yerine farklı yönlere doğru ilerlemek ve günün gerçeğine göre hareket etmek bizde kuvvetli bir kas oldu. Bu refleksten yola çıkarak hedeflerimizi güncelledik.PAZAR ARAŞTIRMASI Özellikle İK, data yönetimi, tedarik süreç yönetimi, sürdürülebilirlik ve finansal yönetimlerde şirket stratejimizin öngörüleri ışığında çoklu planla hareket ediyoruz. Bu planlarımız ana hatlarıyla değişmese de bir kısmı daha öne çıktı ve farklı yatırımlar gerektirdi. Yeni dönemde pazar araştırmasının olumlu sonuçlarını gördüğümüz her ülkede yatırım yapmaya açığız. Tüm şirketlerimizin büyüme hedefi var.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Proje yağmuru

Nil Dumansızoğ[email protected]Örneğin Garanti BBVA, bu yıl dijitale dokunan 500`den fazla projeyi devreye alacak. Ford Otosan, 2022 yılında 320 proje hayata geçirirken 2023`ün ilk yarısında 190 yeni proje üzerine çalışıyor. CarrefourSA, 2023 yılında 100`ün üzerinde dijital proje tamamlamayı hedefliyor. Dijital projelerin odağındaysa ağırlıklı veri analizi, yapay zeka ve mobil uygulamalar var.Bilgi teknolojilerindeki hızlı gelişim, hayatın her alanında büyük bir dijital dönüşümü tetikliyor. Şirketlerin teknoloji yatırımlarında son 3 yılda ciddi bir artış var. Örneğin Otokoç, 2022 yılında dijital dönüşüm yatırımlarını yüzde 45 artırmış durumda. Önümüzdeki birkaç yılda da bu yatırımların 2-3 kat artması bekleniyor. Şirket yetkilileri, geçen yıl tamamlanan dijital dönüşüm projelerinin 2022 yılı kümüle finansal etkisinin 18 milyon TL düzeyinde gerçekleştiğini söylüyor. Şirkette bu yıl üzerinde çalışılan projelerin 30 milyon TL`nin üzerinde kümüle finansal etki sağlaması bekleniyor. Dominos son üç yılda dijital kanallara yaptığı yatırımı 3 kat, geçtiğimiz yılki dijital bütçesini 2 kat artırdı. Bu sayede dijital satış performanslarını yükselttiklerini ve dijital kanallardaki satış hacmini artırdıklarını belirten DP Eurasia Pazarlama ve Dijital Genel Müdür Yardımcısı Pınar Lafçı Togay, “Aylık mobil aktif kullanıcı sayımızda yüzde 76, dönüşüm oranımızda yaklaşık yüzde 5 büyümeye ulaştık. Bu yıl 40`a yakın dijital proje hayata geçireceğiz” diyor. Migros Bilgi Teknolojileri ve İş Geliştirme Genel Müdür Yardımcısı Kerim Tatlıcı da bugüne kadar Ar-Ge bünyesinde 156 projeyi hayata geçirdiklerini, şu an üzerinde çalıştıkları 38 proje daha olduğunu açıklıyor. Son 3 yılda Ar-Ge, inovasyon ve dijitalleşme yatırımlarına ağırlık verdiklerini belirten Borusan Cat Yapay Zeka ve Robotik Çözümler Lideri Nermin Yalçı ise bu süreçte attıkları kritik adımlarla ilgili şu bilgileri veriyor: “Dijitalleşme çalışmaları sonucunda mevcut dijital olgunluğumuz 5 üzerinden 4 seviyesinde, bunu artırmayı hedefliyoruz. 2022 yılında 63 proje canlıya aldık.” KAÇ PROJE ÇIKARACAK?Şirketler dijitalleşme yolculuğunda canlıya aldıkları projelerin sayısını geçmiş yıllara göre daha hızlı artırıyor. 2022 faaliyet raporuna göre 2019 yılında 15 dijital proje geliştiren Doğuş Otomotiv, 2020 yılında 31 dijital proje, 2021 yılında da 64 projeyi canlıya aldı. 2022 sonu itibarıyla toplam 73 dijital proje tamamlayan şirkette 39 projenin yazılım geliştirme çalışmaları devam ediyor. Bu yıl Borusan Cat 76, Pegasus 75, Yıldız Holding 70 proje çıkaracak. Ford Otosan Dijital Ürünler ve Servisler Lideri Hayriye Karadeniz, 2022`de canlıya geçen proje sayısının 320 olduğunu, 2023`nin ilk yarısında 190 yeni proje üzerinde çalışacaklarını söylüyor. Geçen yıl küçüklü büyüklü dijitale dokunan 500`den fazla projeyi devreye aldıklarını ifade eden Garanti BBVA Teknoloji Genel Müdürü Fatih Bektaşoğlu, 2023`te de bu civarda projeyi hayata geçirmeyi planladıklarını söylüyor. Geçen yıl 77 projede yeni makine öğrenmesi ve derin öğrenme modelini sistemlerine entegre ettiklerini belirten Bektaşoğlu, “Bu uygulamayla 2022 yılında kullanıma alınan 30 projeyle çok kısa sürede değer yarattık” diyor. 2022 ve 2023 yılı ilk 5 ayında farklı ölçeklerde yaklaşık 75 projeyi tamamlayarak devreye aldıklarını belirten LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin Özer, şöyle devam ediyor: “Üzerinde çalıştığımız yaklaşık 130 projenin büyük bir kısmını bu yılın sonuna kadar canlıya almayı hedefliyoruz. Geriye kalanları da 2024 yılı ilk çeyreğinde tamamlamayı planlıyoruz. Üzerinde çalıştığımız tüm işler, gelecek yıllar için daha da ileriye taşıyacağımız dijitalleşme vizyonumuzun bir parçası.” ODAK KONULARDijital projeler geliştirirken en önemli başlıklardan biri, satışı artırmak. Tüketicilerin yüzde 80`inin elektronik ürün aramasını mobil cihazlar üzerinden yaptığını ve yüzde 69`unun mobil cihazlar üzerinden satın alma gerçekleştirdiğini belirten MediaMarkt Türkiye Pazarlama, E-Ticaret ve Kurumsal Pazarlama Direktörü Tolga Unvan, yatırımlarında ağırlıklı mobil uygulamaya odaklandıklarını ifade ediyor. Üzerinde çalıştıkları dijital projelerin özellikle e-ticaret, yapay zeka, büyük veri, endüstri 4.0, bulut bilişim, RPA ve low-code&no-code platformları gibi alanları kapsadığını söyleyen Yıldız Holding Bilgi Teknolojileri Başkanı ve Yıldız Tech CEO`su Gül Erol, şöyle devam ediyor: “Holding ve şirketlerimizin büyük miktarda veriye sahip olması nedeniyle veri analitiği ve iş zekası projeleri büyük önem taşıyor. Müşterilerimize daha iyi bir deneyim sunmak için e-ticaret altyapılarımızda çalışmalar yapıyoruz. Ayrıca dijital iş süreçleri ve otomasyona odaklanarak birbirini tekrarlayan süreç ve görevlerin otomatikleştirilmesi, veri entegrasyonunun geliştirilmesi ve iş akışlarının optimize edilmesini konu alıyoruz. Bir yandan da mevcut uygulamalar dışında farklı teknolojilerle işimizi nasıl geliştirebiliriz konusunda analizler yapıyoruz. Örneğin metaverse`ü yeni mezun işe alım programında kullanırken hem teknolojiyi deneyimlemiş oluyor hem mevcut işimize farklı bir bakış açısı getiriyoruz.” KATEDİLEN YOL Peki tüm bu yatımlar ve geliştirilen projeler şirketleri dijitalleşme konusunda nereye taşıyacak? Dijitalleşme yolculuğunda iyi bir ivme yakaladıklarını söyleyen LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin Özer, yeni projelerle birlikte hem kurumsal veriyi hem büyük veriyi en iyi şekilde kullanarak karar destek sistemlerini olgunlaştıracaklarını ifade ediyor. PepsiCo Türkiye IT Direktörü Serkan Yılmaz, “Müşterilerimize, tüketicilerimize ve paydaşlarımıza katkı sağlamak hedefiyle dijitalleşme yatırımlarımızı artırarak devam edeceğiz. Teknolojinin gelişimini takiben, özellikle yapay zeka ve makine öğrenmesi çözümlerinin getirdiği avantajları işimize entegre edeceğiz ve hayatı kolaylaştıracağız. Dijitalleşme yolculuğunu bir projeler bütünü olarak ele almak yerine, DNA`mıza entegre etmeyi ve buradan gelecek faydaları müşteri, tüketici ve paydaşlarımızla birlikte yaşamayı hedefliyoruz” diyor. Pegasus Hava Yolları Pazarlama ve E-ticaret Direktörü Ahmet Bağdat ise şunları söylüyor: “2022 yılında teknolojide hedefimizi bir üst lige taşıyabilmek amacıyla N+1 inisiyatifine başladık. 17 odak alanda katma değerli yeni yetenekler sunmaya başladık. Her projenin başında, bize sağlayacağı faydaya bakarak yatırım kararı alıyoruz. Havayolu şirketi olarak operasyonumuza ve misafire dokunan hemen hemen her alanda dijitalleşme sağladık ve yeni projeler de bu yolda yenilikleri beraberinde getirecek. Dijitalleşme yolunda çok önemli bir yol aldık. N+1 inisiyatifi de ciddi bir kaldıraç etkisi yarattı. Pek çok alanda öncü hava yolları arasındayız.” HEDEFTE NE VAR? Dijitalleşmeyi “bitmeyen bir maraton” olarak tanımlayan şirketlerin önümüzdeki dönemde de çalışmaları devam edecek. Örneğin Ford Otosan Dijital Ürünler ve Servisler Lideri Hayriye Karadeniz, orta vadede dijital projeler aracılığıyla sürdürülebilir ve otonom ulaşım çözümlerine yönelik talebi karşılamak için elektrikli, bağlı ve otonom araç tekliflerini genişletmeyi amaçladıklarını belirtiyor. Yıldız Holding Bilgi Teknolojileri Başkanı ve Yıldız Tech CEO`su Gül Erol, “Veri analitiğinde hedefimiz; finanstan satışa, pazarlamadan üretime, iş süreçlerinin içindeki tüm karar destek noktalarında yapay zeka çözümlerini kullanabilmek. B2C ve B2B perakende iş alanımızda, çevrim içi ve çevrim dışı tüm satış kanallarımızda müşterilerimize bütünsel bir deneyim oluşturmak odak noktamız. E-ticaret alanında büyümek ve buna özel çözümler ve deneyimler tasarlamak istiyoruz” diyor. Müşteri süreçlerinde yüzde 90`ın üzerinde, tüketici deneyiminde yüzde 95`in üzerinde dijitalleşme oranı yakaladıklarını belirten Sodexo Avantaj İş Geliştirme, Ürün ve İş Ortaklıkları Genel Müdür Yardımcısı Berna Şamiloğlu, şöyle devam ediyor: “Önümüzdeki dönemde tek kanaldan bütünleşik deneyimler sunmamızı sağlayacak mobil uygulamalara, ödeme zenginliği sağlayacak çözümlere, üyelerimizin dijitalleşmelerinden, işlerini büyütmelerini sağlamaya kadar geniş bir yelpazedeki çözümlere yatırım yapmayı, bu anlamda da iş birliklerimizi artırmayı hedefliyoruz.”SAĞLIK EKOSİSTEMİNİ İYİLEŞTİRİYORUZMETİN HULLU / PFIZER TÜRKİYE ÜLKE BAŞKANI3 KRİTİK BAŞLIK Süreçlerimizin farklı noktalarında yenilikleri ve teknolojiyi uzun yıllardır kullansak da bütünsel bir yaklaşımla dijital dönüşüm odağımız son 10 yıla dayanıyor. Sağlıklı bir dönüşümün üç bacağı var: Bunları, organizasyonun hazır olması, ihtiyaca yönelik içerik ve teknik altyapı diye özetleyebiliriz. Dönüşümün boyutu ne olursa olsun, bu üç bacağın uyumlu şekilde ilerlemesi çok kritik. Bu yıl, toplamda 35 dijital proje üzerinde çalışıyoruz. Bunlardan 25`ini tamamladık, 10`u halen devam ediyor. Tamamladığımız projelerimizin hem ülke içerisinde farklı birimlerimize hem farklı ülkelere yayılması üzerinde çalışıyoruz.EN ÖNEMLİ AMAÇ Çığır açan yenilikler hedefiyle hayata geçirdiğimiz her çalışmada, hastayı ve dijitali odağımıza alıyoruz. 2027 yılına dek yılda 1 milyar hayatı değiştirmeyi amaçlıyoruz ve bunu dijital çözümlerle en hızlı ve kapsamlı şekilde yapmayı hedefliyoruz. Tüm dijital projelerde temel amaçlarımız arasında ilaç geliştirme, tanı, tedarik gibi global konuların yanı sıra hasta ve hasta yakınının yaşamını kolaylaştırmak, hastaları bilinçlendirmek, sağlık profesyonellerinin meslek yaşamlarına dijital dünyada katkı sağlamak ve tabii ki sağlık ekosistemini iyileştirmek için yaptığımız iş ortaklıkları bulunuyor.5 YILDA 10 MİLYON DOLAR YATIRIM YAPTIKELVAN ÜNLÜTÜRK / SUN TEKSTİL YÖNETİM KURULU BAŞKANI2023 PLANI Son 5 yılda dijitalleşme projelerine 10 milyon doların üzerinde yatırım yaptık. Bir üretim şirketi olmamızdan dolayı insan odaklı çalışsak da dijitalleşmeyi sadece otomasyon için değil, iş süreçlerinin iyileştirilmesi ve performansın artırılması yönünde de süreçlerimize dahil ediyoruz. 2022 yılında Sun Tekstil olarak 10 proje canlıya geçirdik. Bu yıl 15 dijital proje üzerinde çalışıyoruz. Ekoten`de ise 2022 yılında 6 proje hayata geçirdik, bu yıl 5 dijital proje üzerinde çalışıyoruz.VERİM SAĞLADI Tasarım sürecimizde üç boyutlu tasarım yazılımları kullanarak fiziksel numune üretimini 2022 yılında yüzde 38 azalttık. Ayrıca 360 derece fotoğraf çekim kabini, kumaş yüzeyini yüksek çözünürlükte dijital ortama taşıyabilen tarayıcı ve kumaşın mekanik özelliklerini dijital ortama taşıyabilen donanımımız sayesinde dijital kütüphanelerimizi oluşturduk. Tüm bu unsurların birleşimiyle müşterilerimize dijital koleksiyon sunumları gerçekleştirebiliyoruz. Tüm depolarımızda EWM uygulamaları kullanarak akıllı depo uygulamaları için altyapılar oluşturuyoruz.100 PROJE TAMAMLAYACAĞIZKUTAY KARTALLIOĞLU / CARREFOURSA CEO`SUYATIRIMIN YÖNÜ Uzun yıllardır önemli yatırım yaptığımız dijitalleşme alanında hem müşteri deneyimi hem tüm iş süreçlerimizi daha ileriye taşıyacak projelere imza atmaya devam ediyoruz. 2023 yılında da çalışmaları devam eden ve tamamlamayı hedeflediğimiz 100`ün üzerinde projemiz bulunuyor. Odağımızdaki projeler tamamlandığında müşteri deneyimi noktasında özelleştirilmiş deneyimleri sunmaya devam ederken hem mobil hem web kanallarımızdan gelen müşterilerimizi analiz etmeyi, günlük detaylı ölçümlemelerle alışveriş deneyimlerini iyileştirmeyi sürdüreceğiz. Mağaza içerisinde ve iş süreçlerimizde hayata geçirdiğimiz projelerle de daha verimli ve doğa dostu bir çalışma sistemi kurmaya devam edeceğiz. LİDERLİK HEDEFİ Gelişen teknolojiler ve yeni dünya düzeninde CarrefourSA`yı teknoloji alanında sektörün lideri haline getirmek adına çalışmalarımız devam ediyor. Bu kapsamda farklı teslimat seçenekleriyle önceliği çevrenin korunmasına vererek sürdürülebilirlik, B2B, omnichannel ve dijital mağazalar alanında yeni altyapı yazılımlarımızla geleceğe hazırlanıyoruz. Bu alanlarda devam eden ve yayına almaya hazırlandığımız çok sayıda projemizi yakın zamanda müşterilerimizin kullanımına sunarak perakende sektörüne yeni bir soluk getirmeye devam edeceğiz.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

İki sektöre daha gireceğiz

Ayçe Tarcan [email protected] 20 yılda yaptıkları yatırımın daha fazlasını önümüzdeki 3 yılda yapacaklarını söyleyen Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı EBUBEKİR TİVNİKLİ, “3 yılda 3 milyar dolar yatırım yapacağız” diyor. Yeni yatırımlarla 3 yılda Türkiye`nin lider yenilenebilir enerji şirketi olacaklarını söyleyen Tivnikli, gıdada da büyümeye devam edeceklerini anlatıyor. İki yeni sektöre daha girebileceklerini söyleyen Tivnikli, “Savunma sanayi ve sağlık sektöründeki fırsatları araştırıyoruz. Yatırım iştahımız yüksek” diyor.35 yaşındaki Ebubekir Tivnikli, Türkiye`nin en genç patronlarından. Babası Abdullah Tivnikli`nin vefatının ardından 4 yıl önce, 31 yaşında Türkiye`nin büyük enerji ve gıda gruplarından Eksim Holding`in başına geçti. 10 bin kişiye istihdam sağlayan, geçen yılı iki kattan fazla büyüyerek 80 milyar TL ciroyla kapatan holdingin kaptan koltuğunda oturan Tivnikli, aile işinde çalışmaya küçük yaşlarda başladığını anlatıyor. Babasının rahatsızlığında işleri yöneterek tecrübe kazandığını söyleyen Tivnikli, Eksim`in önümüzdeki dönemde daha agresif büyüyeceğini ifade ediyor. “Kendimizi yatırım holdingi olarak konumluyoruz, yatırım iştahımız yüksek” diyen Tivnikli, bu yılı 100 milyar TL`nin üzerinde ciroyla kapatacaklarını belirtiyor. Enerji, gıda ve girişim sermayesinde büyümeye devam edeceklerini, bunun yanında iki yeni sektöre daha girmeyi istediklerini söyleyen Tivnikli, “Savunma ve sağlıkta yeni yatırım fırsatlarına bakıyoruz” diyor. Son 20 yılda yaptıkları yatırımın daha fazlasını önümüzdeki 3 yılda yapacaklarını söyleyen Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ebubekir Tivnikli`yle yatırım planlarını ve ilgilendiği sektörleri konuştuk: Eksim`i büyüten, bugünlere taşıyan adım ne oldu? Holdingin temelleri dedem Sıddik Tivnikli`nin girişimleriyle Erzurum`da hububat ticaretiyle başlıyor. Daha sonra babam Abdullah ve amcam Fahreddin Tivnikli sanayileşme hedefiyle 1996`da Eksun Gıda`yı kuruyor. 2001 yılında Altınapa ve 2004 yılındaysa Sinangil`i satın alarak un sektörüne giriş yapıyorlar. Holdingi esas büyütense 2000`li yılların başında yenilenebilir enerji sektörüne girmemiz oluyor. 2013 yılındaysa Dicle Elektrik`i özelleştirmeden aldık.  En büyük işiniz hangisi?  Bugün en büyük işimiz, enerji oldu. Ciromuzun yüzde 80`inden fazlası yenilenebilir enerji ve elektrik dağıtımından geliyor. Gıda sektörü ise dede işimiz ve büyüyerek devam ettiğimiz bir alan. 2 yıl önceyse Eksim Ventures`ı kurduk ve start up`lara yatırım yapmaya başladık.  Neden bu alana girdiniz? Babamın vefatının ardından kendime yeni bir işe girmeme konusunda 2 yıllık bir zaman verdim. Öncelikle birkaç yapısal düzenlemeyle ilerleyerek stratejik planlamamızı yaptık. Şimdi ise yatırımlara odaklandık. 2 yıl önce de yatırım portföyü genişletmek, gelişen teknolojileri takip etmek ve yeni nesil sürdürülebilir girişimlere destek olmak amacıyla girişim sermayesi şirketimizi hayata geçirdik.  Kaç start up`a yatırım yaptınız?  Start up dünyasına Yolcu360`la girdik. Bugüne kadar KolayİK`dan Yenir`e kadar mobilite, sağlık, İK teknolojileri ve gıda alanlarında toplam 8 girişim ve 7 fona yatırım yaptık. 2023 yılının ilk çeyreği itibarıyla toplam 14,5 milyon dolarlık yatırıma imza attık. Babanızın vefatından sonra genç yaşta işin başına geçtiniz. Son 5 yılda önceliğiniz ne oldu? Proaktif bir yatırım holdingiyiz ve yaptığımız işlerde gerçekten yatırımcı zihniyetiyle hareket ediyoruz. Sürdürülebilir ve topluma fayda sağlayacak işleri yapmaya gayret ediyoruz. Sadece para kazanmak için çalışmıyoruz. Sevdiğimiz, değer verdiğimiz işleri yapıyoruz.  Performansınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?  Son 5 yılda beni en çok heyecanlandıran gelişme bu yıl nihayetlendirdiğimiz gıda şirketimizin halka arzı oldu. Ayrıca araç şarj istasyonları gibi farklı yenilenebilir enerji yatırımları için düğmeye bastık. Enerji tarafındaysa yeni ihaleler kazanarak büyümemize devam ettik, güneş enerjisi yatırımlarımızı hızlandırdık. Yenilenebilir enerji portföyümüzü 3 yılda 600 MW`lardan bugün 1.751 MW`a getirdik. Bu yıl sonundaysa 2.250 MW yenilenebilir enerji portföyüne sahip olmayı hedefliyoruz. Büyük bir yatırım holdingi olarak yolumuza devam ediyoruz, yatırım iştahımız fazla.  Holdingin cirosu ne oldu?  2021`i yaklaşık 27 milyar TL ciroyla kapatmıştık. 2022`yi de 3 kata yakın büyümeyle yaklaşık 80 milyar TL ciroyla kapattık. Hedeflerimizin üzerinde kapatmanın sevincini yaşıyoruz. Tabii bu büyümede enerji fiyatları ve enflasyondaki aşırı artışın da payı var.  Gıdadaki büyüklüğünüz nedir?  Yıllık 600 bin ton buğday işleme kapasitesiyle un pazarının lider şirketleri arasındayız. Glutensiz un pazarındaysa açık ara birinciyiz. Eksun Gıda`nın cirosu geçen yıl bir önceki seneye göre yüzde 153 artışla 3,9 milyar TL`nin üzerine çıktı. Net kârımızsa 224 milyon TL`ye ulaştı.  Enerjide kaçıncı sıradasınız?  Yalnızca yüzde 100 yenilenebilir enerjiye yatırım yapıyoruz. 2022`yi rüzgar enerjisinde kurulu güç sıralamasında 6`ncı olarak tamamladık. Elektrik dağıtımdaysa Dicle Elektrik ile Türkiye`nin 21 dağıtım şirketi arasında 2`nci sırada yer alıyoruz.  Enerjide gündeminizde ne var?  Ciddi bir yatırım planımız var. Yenilenebilir enerjide büyümeye devam ediyoruz ve bizim esas büyüme göstermeyi hedeflediğimiz alan da burası. Geçen yıl yenilenebilir enerjiye 150 milyon dolar yatırım yaptık. Gelecek yılın ortasına kadar yenilenebilir enerjiye yapacağımız yatırım 500 milyon doları bulacak. 2-3 yıl içinde bu rakamı 3 milyar dolara tamamlayı hedefliyoruz.  Bu yılın ilk 6 ayı nasıl geçti?  Gıdada büyüme trendimiz devam etti. İlk 3 ay verilerine göre ciromuz yüzde 41`lik artışla 1,1 milyar TL`ye ulaştı. Tarladan tüketime kadar her aşamada tüketiciye dokunabilme anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu yılın ilk çeyreğinde Eksun Gıda`yı halka arz ederek şirketlerimizi daha şeffaf ve kurumsal hale getirmek adına yeni bir boyut kazandırdık. Halka arz sürecine 1,2 milyondan fazla bireysel yatırımcı ilgi gösterdi, 980 milyon TL gelir elde ettik. Enerji üretimimizdeyse iklim değişikliklerinin de etkisiyle bol yağışlı ve düşük rüzgarlı bir ilk yarı geçirdik. 2`nci yarı yıldan beklentimizse daha yüksek. Elektrik dağıtımında da kayıp kaçak oranımızı düşürmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu yıl 150 milyon dolar civarında güneş enerji yatırımı planlıyoruz. Girişim sermayesi tarafındaysa yeni nesil girişimlere yönelik yatırımlar yaptık. Dijital pazarlama yazılımı, otonom mobil robotlar, açık bankacılık alanlarındaki girişimlere yatırım gerçekleştirdik.  Gıdada hangi alanlara odaklanıyorsunuz? Büyüme planınız ne?  Verimliliğin artırılması, Ar-Ge ve yeni ürün geliştirme süreçlerinin hızlandırılması için çalışıyoruz. Altyapı yenilemelerini, fabrikalarımızın modernizasyonu gibi önemli çalışmaları gündemimize aldık. Filolarımızın geliştirilmesinin yanında depolama ve lojistik dikeyinde gelişmeler hedefliyoruz. Geçen yıl glutensiz ekmek ve atıştırmalıkları ürün gamında `Gluten Yok` markamızı çıkarmıştık. Sinangil ve Gluten Yok`la yeni ürün geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Un tarafındaki güçlü yapımızı son mamule taşıma konusunda büyümeye devam edeceğiz.  Enerjide yatırım planlarınız ne?  Enerji en önemli sektörlerimizden biri. Toplam yenilenebilir enerji yatırım portföyümüz 1.751 MW`ı aştı. Sahip olduğumuz RES`lerle geçen yıl Türkiye`de üretilen rüzgar enerjisinde yüzde 4`lük paya sahibiz. Yenilenebilir enerjide 2025 sonunda sektör lideri olmayı hedefliyoruz.  Enerjiye ne kadar yatırım yapacaksınız?Geçtiğimiz yıl Ukrayna krizinin öngörülemeyen etkisiyle enerjiye 150 milyon dolar yatırım yapabildik. Son 20 yılda holding olarak toplamda 2,3 milyar dolar yatırım yaptık. Önümüzdeki 3 yılda ise sadece enerjide 3 milyar dolar yatırımı tamamlamayı hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirdiğimizde yenilenebilir enerjide lider olacağız.  Enerjide yeni yatırımlar hangi alanda olacak?  Rüzgar enerjisinde lider olmak istiyoruz. Bu nedenle önümüzdeki dönemde rüzgar enerjisindeki uzmanlığımızı daha da derinleştirmeyi hedefliyoruz. Yenilenen lisanslarımız var. 260 MW YEKA RES`lerden ek güç yatırım lisansı aldık. Elimizdeki projeleri bitirdiğimizde 3 yıl içinde portföyümüzü 2.500 MW`ın üstüne taşıyacağız. Ayrıca yurt dışında enerji projelerini takip ediyoruz. Yurt dışında dikey ve yatay büyüme fırsatları gündemimizde.  Yurt dışı hedefiniz ne?  Yurt dışındaki toplam yatırım portföyümüz 416 MW`a ulaştı. Ukrayna`da inşaatı süren 67 MW`lık rüzgar santralimiz var. Ukrayna-Rusya savaşından dolayı biraz orada beklemedeyiz. Ancak Gürcistan`da önemli yatırımlarımız var. Gürcistan`daki iki hidroelektrik santralimiz faaliyette. Bunun dışında Gürcistan`da rüzgar projeleri geliştirdik. Çevre ve komşu ülkelerde enerjiyle ilgili proje geliştirmelerimiz devam ediyor. Türkiye`de olduğu gibi yurt dışında da enerjide yatırımlarımızı artırmak istiyoruz. Özellikle yurt dışında yenilenebilirde dikey ve yatay fırsatları değerlendiriyoruz. Orta vadede hedefimiz, enerji portföyüzümüzün 35`inin yurt dışı, yüzde 65`ininse yurt içinde olmasını sağlamak.  Hangi ülkeler radarınızda?  Balkan ülkelerinde ve Avrupa`da yenilenebilir enerji alanında araştırmalarımız devam ediyor. Özellikle Avrupa`da yenilenebilir enerjide fırsatlar görüyoruz. Yeni enerji kaynaklarıyla ilgili çalışmanız var mı? Yeşil enerjiyi önemsiyoruz. Sürdürülebilir alternatif yakıtlar alanında 10 yıldır kapsamlı çalışma ve araştırmalarımız devam ediyor. Katma değeri yüksek bir ürün geliştirmek için Ar-Ge faaliyetleri yapıyoruz. Yenilebilir enerjinin farklı alanlarına yönelik 10 yılda 15 milyon Euro`ya yakın Ar-Ge yatırımı yaptık. Ayrıca enerji depolanmasına yönelik 500 MW civarında bir lisans alımı gerçekleştirdik. Güneş enerjisindeki büyük fırsatları da değerlendiriyoruz. 10 yıl içinde daha da önem kazanacak hidrojen yakıtlar da radarımızda yer alıyor.  Yeni bir sektöre girme planınız var mı?  Kısa vadede elektrikli araç şarj istasyonlarımızla Türkiye`nin hemen hemen her bölgesinde faaliyete geçeceğiz. Test amaçlı kurulumlarımızı yapıyoruz. Yakın zamanda geniş bir yelpazede bu istasyonları ülkemize kazandıracağız. Bunun yanında birçok fırsatı değerlendiriyoruz. Ancak bizim şaşmaz bir düsturumuz var. Topluma ve çevreye zarar verecek, sürdürülebilir olmayan bir alana girmemeye özen gösteriyoruz. Önümüzdeki dönemde çocukluk hayalim olan savunma sanayinde ve sağlık alanında yatırımlarımız olabilir. Bu iki sektördeki fırsatları yakından takip ediyoruz. Her iki sektörde de gelen projeleri değerlendireceğiz. Bir üründen ziyade ülkenin kanayan bir yarasına merhem olacak bir teknolojinin ya da ürünün geliştirilmesine yönelik yatırımlar hedefliyoruz. 2023 sonu için büyüme ve ciro hedefiniz nedir? Geçen yıl dolar bazında yüzde 28 bir büyüme gerçekleştirdik. Bu yıl sonundaysa ciroda üç haneli rakamlara gelmeyi ve ciromuzun 100 milyar TL`yi geçmesini hedefliyoruz.10 YENİ GİRİŞİME YATIRIM YAPACAĞIZSTART UP`LAR Geçen yıl venture tarafında sürdürülebilir alanlara yatırımlarımıza devam ettik. Toplamda 400`den fazla girişimi inceledik. 58 girişimi yatırım komitesi nezdinde değerlendirdik ve 4 girişime yatırım yaptık. Ayrıca 2`si ABD`de olmak üzere 4 ayrı fona katılım sağladık.HEDEF Fon 1 kapsamındaki toplam 25 milyon dolarlık yatırım hedeflini, bu yıl tamamlamayı öngörüyoruz. Yıl boyunca 10 girişime daha yatırım yapmayı planlıyoruz. Yatırımlarımız gayet güzel gidiyor. Girişim sermayesi bizi heyecanlandıran bir alan oldu.SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Vizyonumuzla örtüşen yeni nesil girişimlerin destekçisi olacağız. Fikirlerin membağı neredeyse biz de orada olacağız. Önde gelen teknokentlerle aktif iş birliğimizi sürdüreceğiz.Yurt dışındaysa Silokon Vadisi gibi yerlerde varlığımızı tesis edecek altyapıları oluşturacağız.GRUBUN YATIRIM PLANLARI 2022`yi de 3 kata yakın büyümeyle yaklaşık 80 milyar TL ciroyla kapattık. Bu yıl sonunda üç haneli rakamlara gelerek 100 milyar TL ciroyu geçeceğiz.  Enerjide ciddi bir yatırım planımız var. Esas büyümeyi hedeflediğimiz alan burası.  2022`de enerjiye 150 milyon dolar yatırdık. Gelecek yılın ortasına kadar 500 milyon dolar yatırım yapacağız.  Yurt dışında enerji projelerini takip ediyoruz; dikey ve yatay fırsatlar gündemimizde.  Yenilenebilir enerjide 2025 sonu itibarıyla sektör lideri olmayı hedefliyoruz.Orta vadede hedefimiz, enerji portföyüzümüzün yüzde 35`inin yurt dışı, yüzde 65`ininse yurt içinde olmasını sağlamak.  Gıdada büyüyoruz. İlk 3 ay verilerine göre ciromuz yüzde 41`lik artışla 1,1 milyar TL`ye ulaştı.  Kısa vadede elektrikli araç şarj istasyonlarımızla Türkiye`nin hemen hemen her bölgesinde faaliyete geçeceğiz.  Savunma sanayinde ve sağlıktaki fırsatları yakından takip ediyoruz.  2023 boyunca 10 girişime daha yatırım yapmayı planlıyoruz.YENİ İŞLERLE BÜYÜYORUZSATIN ALMA 2 yıl önce Aslı Börek`i satın alarak gıda perakendiciliğine yeni nesil bir iş modeli kazandırmak için kolları sıvadık. Aslı Börek`i, ASLI adıyla farklı tatları sunduğumuz cafe-restoran konseptine dönüştürmeye başladık. Yeni dönemde buradaki bayi sayımızı artırmayı ve premium bir anlayışla hizmet kalitesinde gözle görülür iyileştirme sağlamayı hedefliyoruz.ŞARJ İSTASYONLARI Önümüzdeki aylarda tanıtımını yapacağımız yeni elektrik otomobil şarj istasyonlarımızda kolay ulaşılabilir ve kolay hizmet alınan bir marka olmak için çalışmalarımızı hızlandırdık. Elektrikli araç şarj işine 40 milyon TL yatırım yaptık. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde kurulumlarımız devam ediyor. Önümüzdeki dönemde bu alana 70 milyon TL yatırım gerçekleştireceğiz.KAYIP-KAÇAĞI YÜZDE 43`E DÜŞÜRDÜK2`NCİ SIRADA Dicle Elektrik Türkiye`nin 2`nci büyük elektrik tüketimine sahip bölgesine hizmet veriyor. Elektrik sektöründeki amacımız, tüketimin artması değil azalması. Bunu kayıp kaçak oranımızı düşererek gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. ORAN YÜKSEK Özelleştirilme esnasında yüzde 78 olan kayıp kaçak oranını yüzde 43`e düşürdük. Bu oranı daha da düşürmeyi hedefliyoruz. Kayıp kaçakta nihai hedefimiz yüzde 7-8 bandı. Bunun için Ar-Ge`ye ve teknoloji kullanımı odaklı projelere devam edeceğiz. 7.500 ÇALIŞAN Dicle Elektrik`i 10 yıl önce özelleştirme kapsamında devraldığımızda 2 bine yakın çalışanı vardı. Geçtiğimiz yıl 7.500 çalışana ulaştık. Şirketimiz, yıl boyunca 23,5 milyar KWH büyüklüğünde elektrik dağıtımı gerçekleştirdi. YATIRIM Türkiye`de en çok yatırım yapan elektrik dağıtım şirketleri arasında yer alıyoruz. 10 yılda 20 milyar TL`nin üzerinde yatırım gerçekleştirdik. Bu yıl Dicle Elektrik hizmet bölgesi için 8 milyar TL ek yatırım hedefliyoruz.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Yıkıcı etki!

Nilüfer Gözütok Ü[email protected] makas açılırken özellikle ihracatçı sektörler uluslararası rakipleri karşısında güç kaybediyor. Artan maliyetleri dengelemek için kârdan fedakarlık eden sektörler, şimdi yeni ekonomi yönetimiyle bu makasın kapanmasını bekliyor. Bir taraftan da hedeflenen iyileşme olmadığı takdirde karşı karşıya kalacakları yıkıcı etkinin boyutunu öngörmeye çalışıyorlar.Geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinden itibaren kurda yaşanmaya başlayan duraklama ekonomide dengeleri değiştirdi. Bu duraklamayla Türk Lirası`ndaki aşırı değerlenme, yabancı para cinsinden elde edilen gelirlerin yurt içi maliyetler karşısında yetersiz kalmasına neden oldu. Enflasyon, kurun önünde seyrettikçe bu durum birçok sektörü ve şirketi olumsuz etkilemeye devam ediyor. Hazır giyim sektöründe özellikle rekabet gücünün Asya ülkelerine karşı hızla azaldığını söyleyen Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, sektörün alıcılar için pahalı hale geldiğini, ihracatta kârlılık oranlarının neredeyse sıfıra yaklaştığını söylüyor. Cotton Box Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Turgut da “Çok net ve öz bir şekilde enflasyon karşısında baskılanan kur, uluslararası alanda Türk ihracatçısının rekabet gücünü kırıyor. Doğrudan fiyatımızı pahalı hale getiriyor ve bu da satış kaybına yol açıyor. Son 6 aydır sektörümüzde yaşanan ciddi düşüşün en önemli sebeplerinden biri bu” diyor. Plastik sektörü özelinde oluşan etkiyi değerlendiren PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, özellikle Türk Lirası ile yapılan işçilik, elektrik, lojistik ve genel giderler gibi harcamaların yüksek enflasyon nedeniyle hızla arttığını dile getiriyor. “İhracat fiyatları, kurların henüz denge seviyesine gelmemesi nedeniyle rekabetçi olamıyor ve firmaların kârlılıkları geriliyor” diye konuşuyor. FİNANSMANA ULAŞIM ZORLAŞIYORTüm bu gelişmeler finansmana ulaşmayı da engelliyor. ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, reel sektör olarak kredi kullanamadıklarını söylüyor. “İhtiyaç faizleri yüzde 50, ticari faizler daha da yüksek durumda” diyen Öksüz, bir başka sorunun da ithalatta yaşandığını anlatıyor. Dövizin olması gereken fiyattan düşük olmasının ithalatı cazip kıldığını, böylece hem enflasyon hem yüksek dış ticaret açığı sarmalına girildiğini dile getiren Öksüz, bu sarmalın sonuçlarını şöyle anlatıyor: “Dövizi yerinde tutmanın en önemli sonuçlarından biri ihracatın artış hızının ithalatın çok gerisinde kalması. Tüm maliyetler asgari yüzde 40 artarken ihracatçı sattığı mala karşılık aynı artış oranında TL alamaz hale geldi. Bir de buna ihracat gelirlerinin önemli kısmının Merkez Bankası`na devriyle, ithalat için gerekli dövizi piyasadan daha yüksek makasla almak zorunda kalmak eklendi. İhracatçı, pazarını kaybetmemek için bu maliyeti üstleniyor. Maliyetleri daha fazla taşıyamayanlar içinse ihracatı azaltmaktan başka çare kalmadı. Sektör olarak bu yılın ilk 4 ayında yüzde 7`lik bir daralmayla karşı karşıyayız.” Tezmaksan Genel Müdürü Hakan Aydoğdu, artan işçilik ve enerji maliyetleri karşısında tahsilatını anında yapamayanların finansman giderlerinde artış yaşadığını ifade ediyor. Tahsilatlar ancak 6 ay sonra yapılabilirken şu an finansmana 3 kat daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirten Aydoğdu, “Her şey normal seyrinde ilerlerken bir problem yok ama maliyetler ikiye katlandığı zaman bunlar üretici tarafı için çok büyük bir kalem haline geliyor. Halihazırda üretim maliyeti artmışken firmaların şu anda her zamankinden çok daha fazla finansmana erişimi olması lazım. Krediler var ama bunlar için bürokrasi çok fazla. Ortalama 2 ila 5 ay arasında beklemeniz gerekiyor. Ama sonuçta sanayici ay sonu geldiği zaman elektrik faturasını nakit ödemek zorunda” sözleriyle de durumu ortaya koyuyorlar. DENGE BOZULUYOR Yaşananlar ithalatı artırırken şirketlerin finansal dengesini bozuyor. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, son 1,5 yıldır zorlandıklarını, kur enflasyon makasının açılmasının en temel sonucu olarak artan makine ithalatıyla karşı karşıya olduklarını söylüyor. Yerli imalatçıların öne çıkması gerektiği bir dönemde bu tabloyu yaşadıklarını ifade eden Karavelioğlu, “İhracatta ve iç pazarda satış kârlılık oranlarının yüzde 3-4`e kadar gerilediğini tahmin ediyoruz. İhracatta son 1,5 yılda, 2 milyar dolara yakın ihracat siparişinin alınamadığını ve sanayi üretiminde 2-3 puanlık kayıp yaşandığını hesaplıyoruz” diye konuşuyor. Plastik sektöründe de özellikle katma değeri düşük alt sektörlerde ihracat olumsuz etkileniyor. Bu sektörlerin maliyet kalemleri yüksek enflasyon nedeniyle hızla artarken düşük ihracat fiyatları rekabetçi olamıyor. “Şirketlerin kârlılıkları yeterli seviyede artamıyor” diyen Yavuz Eroğlu, sektörün yaşadığı daralmayı da rakamlarla şöyle açıklıyor: “Bu yılın ilk 4 ayında, özellikle ambalaj sektöründe ve nispeten katma değerin düşük olduğu ürünlerde plastik ihracatında duraklama hatta düşüş yaşandı. Üretim yüzde 4, ihracat yüzde 7,8 azalırken ithalat yüzde 5,1 arttı.” Döküm sektörü adına konuşan Kutes CEO`su Ali Esat Kutmangil de Türkiye`nin işçilik ve enerji kaynaklarından elde ettiği fiyat avantajının artık rakip ülkelere kıyasla eşitlendiğini söylüyor. “İşçilik maliyetlerinde Euro bazında gerçekleşen artış, sektördeki ortalama maliyetlerin yüzde 7-10 aralığında yükselmesine neden oldu. Bu da hem sektörümüzün rekabet gücüne hem üretim süreçlerimize zarar verdi. Bu durum, ana sanayi için üretim gerçekleştiren tüm demir döküm şirketlerinin kârlılığında baskı yaratıyor” diyor. EN BÜYÜK KAYIPŞirketler ciddi satış kayıpları da yaşıyor. Ertelenmiş veya yön değiştirmiş talep nedeniyle yaklaşık yüzde 10 seviyesinde bir satış kaybı yaşandığını belirten İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, “Uluslararası rakiplerimizle bu dönemde fonlama ve finans maliyetleri nedeniyle rekabette zorlandık. Reel sektör destekli olan kredi maliyetlerimiz bile yurt dışı rakiplerimize oranla 2-3 kat yüksek seviyelerde kaldı. Bu durum müşteri kredilerimizin artmasına ve sektörümüzün nakit üretme kapasitesinin düşmesine neden oldu” diyor. Cotton Box Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Turgut da makas sebebiyle üretim maliyetlerinin arttığını ama baskılanan kurun bu artışı yansıtmadığını dile getiriyor. “Pandemi sürecinde birkaç sebepten dolayı geri çekilen Uzak Doğu`ya fırsat doğuyor. Hal böyle olunca pazarı onlara teslim etmek durumunda kalıyoruz. Sektörümüz Eylül 2022`den bu yana her ay yüzde 15 ila yüzde 35 arasında düşüş yaşıyor” diye konuşuyor. Caffe Nero Türkiye CEO`su Ahmet Yanıkoğlu, bu etkiler altında brüt kâr marjlarında yüzde 4-5`lik kayıp yaşadıklarını söylüyor. “Çeşitli işletme maliyeti kalemlerinde standart iş modelimize göre yüzde 3-4`lük olumsuz farklara maruz kalıyoruz” diyor. BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu da en büyük kaybın ihracatta kâr marjında yaşandığını açıklıyor. “İhracatta rekabet ettiğimiz ülkeler zaten işçilik, enerji, hammadde gibi maliyet kalemlerinde bizden daha avantajlı. Bu da fiyatlarda yüzde 30-35 daha yüksek kalmamıza neden oluyor” diyen Balcıoğlu, ihracat satışlarındaysa Merkez Bankası kuru ve piyasadaki güncel kurların farklı olmasından dolayı kârdan zarar ettiklerini ve burada yüzde 5-10 arası bir zarar oluştuğunu söylüyor. ÇÖZÜM FORMÜLÜSektör yetkililerine göre kur ve enflasyon makasının kapatılması ve sağlıklı bir dengeye oturması için öncelikle ihtiyaç duyulan döviz ve kredi işlemlerindeki koşulların ve kısıtlamaların kademeli olarak azaltılması ve kaldırılması gerekiyor. MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, finansal sistemdeki mevduat ve kredi faiz oranları arasındaki uyumsuzluğun da giderilmesi gerektiğini ifade ediyor. “Yeni ekonomi yönetiminin rasyonel zemine geri dönüş hedefi de para-kur-faiz ve kredi politikasında normalleşme olacağına işaret ediyor” diyor. TÜSİD Başkanı Güçlü Kaplangı, öncelikle ithalat ihracat dengesini sağlamanın şart olduğunu söylüyor. Bunun için de ihracatı artırmanın ithalatı da azaltmanın zorunlu olduğunu belirten Kaplangı, “Uluslararası rekabet ve ihracatımızın yeniden büyümesi için kurların artması önemli” diye konuşuyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (DCUD) Genel Sekreteri Veysel Yayan, seçim öncesi yüzde 10`a kadar ulaşan kur makasındaki farkın, düşük kâr marjlarıyla çalışan sektörü ciddi zora soktuğunu belirttikten sonra sözlerini şöyle sürdürüyor: “Döviz alış-satış arasındaki marjların yüzde 0,1-0,2 seviyelerini aşmaması gerekiyor. Kur farklarının olumsuz etkilerini bertaraf etmek, ihracat gelirlerini bozdurma mükellefiyetinin tümüyle kaldırılmasıyla mümkün olabilecek” diyor. Işıklar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Işık da ihracat yapan her şirketin, enflasyonun suni olarak gerisinde tutulan döviz kurları yüzünden hem pazar hem kâr kaybı yaşadığını dile getiriyor. Işık, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Türk lirasının 27- 30 TL bandına oturmasının yaşanan kayıpları bir nebze telafi edeceğini düşünüyorum.” Happy Grup Genel Müdürü Cem Erkişi`ye göre de piyasa faiziyle Merkez Bankası faizi makası 5 puanı geçmeden ortodoks para/faiz politikalarına dönülürse yeme içme sektöründe büyük ölçüde kriz ertelenebilir. SONUÇ NE OLUR? Peki kur ve enflasyon makası hızlı bir şekilde kapanmaz ve açık devam ederse sonucu ne olur? Kutlu Karavelioğlu, bu durumda makine sektöründe kârlılık oranlarının sıfıra yaklaşacağını söylüyor. “İhracatta gerileme yaşanması kaçınılmaz olur. Bu da üretim ve istihdam kaybı demek” diyor. Züccaciye sektöründe mevcut durumun devam etmesi durumunda Mesut Öksüz, “Bir kısım şirketlerimizde ve ülke genelinde kısa ve orta vadede küçülmeye gidileceğini tahmin etmek zor değil. İşsizlikte de artış olacaktır “diye konuşuyor. Cotton Box Yönetim Kurulu Başkanı Nuri Turgut da konsolidasyon, batık, büyüyememe, yatırımsızlık, kârsızlık, uluslararası rekabet gücünün kaybı gibi sonuçlarla karşı karşıya kalınabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Satamazsak üretemeyiz, istihdamdan başlayarak yatırıma kadar her şey etkilenir. Ülke olarak çok uzun süre dayanma şansımız yok. 2023 sonbaharında sektördeki sıkıntılar su yüzüne çıkmaya başlar.” İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık da kur makası kapanmazsa normale dönüşün uzayacağı görüşünde. Varlık, “Bu, sektörümüzde ve özellikle B2B çalışan sektörlerde, satış gerilemesi, büyüyememe şeklinde yansıyacak. Sektör ve firmalar bu duruma, mevcut sermaye yeterliliklerine göre 1-3 yıl dayanabilir. Birçok firma faaliyetini sonlandırmak zorunda kalabilir” diyor. Yeme içme sektöründe uzun soluklu enflasyon rallisinin, kârsız kalan işletmelerin bir müddet sonra önce istihdamı azaltmasına, sonrasında faaliyetine son vermesine neden olacağını söyleyen Happy Grup Genel Müdürü Cem Erkişi de iyileşme olmazsa, sektörde plansız büyüyen küçük ve orta boy işletmelerin 6 ay içinde; zincirlerin de 1 yıl içinde küçülmeye veya kapanmaya zorlanabileceğini ifade ediyor. Plastik sektöründe 11 bin civarındaki şirketin yüzde 99`unun KOBİ olduğunu hatırlatan PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu, “Dolayısıyla kâr marjı düşük şirketler enflasyon- kur- faiz dengesinin sağlanamaması durumunda 6 ay içinde finansa ulaşmakta güçlük çekecek ve kapanışlar meydana gelebilecek” diyor.“REKABET GÜCÜ OLUMSUZ ETKİLENİYOR”ADİL PELİSTER / İKMİB BAŞKANIDIŞA BAĞIMLILIK İhracatçıların yurt dışından getirdiği ihracat bedellerinin yüzde 40`ının bozdurulması zorunluluğu var. Kimya, hammadde bakımından yüzde 70 ve bazı alt kategorilerinde yüzde 90`a varan yurt dışı bağımlılığı olan bir sektör. Bu nedenle dövizi bozuyoruz ancak yeniden satın almamız gerekiyor. Ayrıca Eximbank`ın ihracatçılarımız için kullandırdığı reeskont kredileri karşılığında dövizlerin yüzde 80`inin bozdurulma zorunluluğu var. Bu durum kur-enflasyon arasındaki makasın açık olması sebebiyle ihracatçı firmalarımızı zorluyor. Bu makas dolayısıyla sektörümüzde üretim, ihracat, rekabet gücü ve kârlılık olumsuz etkileniyor.MALİYET FARKI Hammadde girişinin en yoğun olduğu petrokimya ve plastik başta olmak üzere kimya sektörümüzdeki tüm alt kategorilerde üretimde kullanılan hammadde ithalatı dolayısıyla sıkıntı yaşıyor. İhracat dolayısıyla bozdurduğumuz dövizi üretim amacıyla yapacağımız ithalat için tekrar almak istediğimizde kur farkından dolayı maliyet farkı yaşıyoruz. Döviz kurunun enflasyonla orantılı olması gerekiyor. Döviz kurunun artması ilk etapta sermaye ihtiyacını artıracağından negatif etki yapacak olsa da firmaların cirolarını da artıracağından genel olarak işçilik, elektrik ve genel üretim giderlerini görece olarak düşürecek ve böylece kârlılığa da pozitif yansıyacak. Ancak kur hızlı düşer veya hızlı çıkarsa kimse maliyet hesabı yapamaz dolayısıyla ürün fiyatı da belirleyemez. Bizim beklentimiz kur-enflasyon dengesinin sağlanması, sonrasında da istikrarlı ve öngörülebilir bir kur politikası izlenmesi.“MALİYETİ ÖNGÖRMEK ZOR”İRFAN AŞÇIOĞLU / AŞÇIOĞLU YÖNETİM KURULU BAŞKANI“CİDDİ RİSK YÖNETİMİ GEREKTİRİYOR” Yüksek enflasyon, artış trendindeki kur, para ve maliye politikasındaki belirsizlik, satışa hemen başlanan ancak özellikle ortalama 36 ay teslim süresi olan büyük projelerde ciddi bir risk yönetimi gerektiriyor. Yüksek ithal malzeme kullanımı olan sektörümüzde, inşaat maliyetleri direkt olarak döviz kurundan ve enflasyon farkından etkileniyor, ancak en önemlisi kurun stabil olmaması. Bunun yanında, TL bazında artmaya devam eden işçilik maliyetleri ve dolardan bağımsız olarak artan gizli enflasyon nedeniyle de 36 aylık maliyeti öngörmek gerçekten çok zor.HEDEF KİTLE DARALIYOR Bu ekonomik faktörleri dikkate alarak stratejik kararlar alma, riskleri yönetme ve uygun proaktif önlemler alma noktasında, özellikle içinde bulunduğumuz konjonktürde gayrimenkul sektöründeki deneyimin çok önemli olduğunu söyleyebiliriz. Yüksek döviz kuru ve enflasyon, gayrimenkul sektöründe hem üretim maliyetlerini hem kârlılığı direkt olarak etkiliyor. Bizim tek avantajımız çok kısıtlı bir arz olduğu için artan maliyetleri satış fiyatları kaldırabiliyor. Ancak bu sefer de satın alma gücünün düşmesi karşımıza çıkabiliyor. Bu durum da hedef kitlenin daralmasına sebep oluyor.“YURT DIŞINDA YÜZDE 20, YURT İÇİNDE YÜZDE 30 DARALMA OLUR”ŞENOL ŞANKAYA / YEŞİM GRUP CEO`SUGİDERLER YÜKSELİYOR Kurun enflasyondan negatif yönde ayrışması gider kalemlerini yükseltici etki yapıyor. İhracata dayalı kâr optimizasyonu enflasyon karşısında hızla eriyor. Her ne kadar Türkiye`de hazır giyim sektörünün ithalat ihracat dengesi pozitif yönde seyir izlese de yine de önemli oranda ithalat da söz konusu. SİPARİŞ İPTALLERİ Artan kur, ithal girdi kalemlerinin maliyetini yükseltiyor. Öte yandan tüm dünyada yükseliş trendi içindeki enflasyon nedeniyle sipariş iptalleri de kapasitelerde boşluklara yol açıyor. Halihazırda sektörümüzün ihracat gücü fazla olsa da 2023 mayıs ayı itibarıyla bu gücü yeterince kullanamadığını görüyoruz. Yılın ikinci yarısından itibaren ihracat değerlerinin yükselmesini ve beklenen değerleri yakalamasını ümit ediyoruz. KAPASİTEDE DURUM Aksi takirde kur ve enflasyon arasındaki mevcut makas, başta kârlılık olmak üzere uluslararası rekabet, üretim, ihracat gibi parametrelere çok daha kötü şekilde yansıyacak. Sektör temsilcileri düşük seyreden kapasiteleri, yeni müşteri görüşmeleri ve yeni anlaşmalarla telafi etme yoluna gidebilir. Yeşim olarak bizim de yeni müşterilerle kapasitelerimizi artırma yönünde çalışmalarımız var. 2023 yılında adet bazında yurt dışı pazarında yüzde 20, iç piyasada da yüzde 30 dolayında daralma olacağını öngörüyoruz.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Enerji altyapı şirketine dönüşmek istiyoruz

Nil Dumansızoğ[email protected]ıt sektöründeki liderliğini, 200 milyar TL`lik ciroyla 2022 yılında da sürdüren Petrol Ofisi Grubu, yeni CEO`su MEHMET ABBASOĞLU liderliğinde teknoloji ve dijitalleşme odaklı büyüyecek. Önümüzdeki 5 yılda sadece bir akaryakıt şirketi olma kimliğinden bir enerji altyapı şirketine dönüşmek istediklerini söyleyen Abbasoğlu, bunu da teknolojiye yatırım yaparak sağlayacaklarını belirtiyor. Toplam yatırım bütçesinin yüzde 20`sini dijitalleşme, teknoloji ve kurum içi girişimciliğe ayırdıklarını paylaşan Abbasoğlu, “Ürettiğimiz teknolojiyi iştiraklere ihraç eder duruma geldik. En büyük amacım, Türkiye`yi bir mükemmeliyet merkezi haline getirebilmek” diyor.2022 yılını 200 milyar TL`nin üzerinde ciroyla kapatan Petrol Ofisi, sektördeki liderlik pozisyonunu korudu. Pazar payını yüzde 22,43`e çıkaran şirketin madeni yağ ihracatı da 16 bin tonun üzerine çıktı. Bu yıl da sektörün üzerinde büyüme beklediklerini belirten Petrol Ofisi Grubu CEO`su Mehmet Abbasoğlu, 2023`ün ilk yarısının zor geçtiğine dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “İçinde bulunduğumuz sürecin getirdiği bazı hassasiyetler oluştuğu için fiyatlamada akılcı hareket etmek durumundayız. Bu da kârlılığımızı nispeten olumsuz etkiledi. Haziran ayıyla birlikte taşların biraz daha yerine oturduğunu görüyoruz. Umarım yılın 2`nci yarısı, tahmin ettiğimiz gibi gider ve ilk altı ay kârlılık tarafında yaptığımız fedakarlığı ikinci yarıda yerine koyabiliriz.” Büyüme stratejisini de paylaşan Abbasoğlu, önümüzdeki 5 yılda bir enerji altyapı şirketine dönüşmek istediklerini söylüyor. Bunu da teknolojiye yatırım yaparak sağlayacaklarını belirten Abbasoğlu, “Teknoloji ve inovasyonun Türkiye`nin rekabet gücü, ekonomik büyümesi ve refah kalitesindeki artışın en temel unsurlarından biri olduğuna inanıyoruz” diyor. Mehmet Abbasoğlu`yla sektördeki gelişmeleri, şirketin hedeflerini ve vizyonunu konuştuk:  Yaklaşık 10 ay önce Petrol Ofisi`nin CEO`luk koltuğuna oturdunuz. Kendinize nasıl bir ajanda belirlediniz?Ben 2017 yılında şirketin satın alım sürecini yönetmiştim. CFO rolü kapsamında halef selef ilişkimiz çok verimli bir şekilde devam ettiği için bayrak değişimi pürüzsüz geçti. Biz, emtia ticareti yapıyoruz. Sattığımız ürün, birkaç katkı maddesi dışında üç aşağı beş yukarı aynı. Rekabetten ayrışmayı teknoloji ve finansal mühendislik konusunda sağlamayı düşünüyoruz.  2022 yılı şirketiniz için nasıl geçti?  2022`deki 6,6 milyon tonluk yurt içi satış miktarımızla bir önceki yıla kıyasla hem satışlarımızı artırdık hem pazar payımızı yüzde 22,43`e çıkardık. Akaryakıt ve toplam madeni yağlarlardaki liderliğimizi sürdürdük. Ciromuz 200 milyar TL`yi aştı. İhracatta nasıl bir performans gösterdiniz? Madeni yağ, ülkemizin önemli ihracat kalemlerinden biri. Mevcut konjonktürde, kimsenin hiçbir ülkeye yatırım yapmadığı ortamda bile biz bundan iki yıl önce ABD merkezli Chevron`la esas ürünü olan Texaco markalı madeni yağlarının ABD dışında ilk defa Türkiye`de üretimi konusunda anlaştık. Bu ürünler Türkiye`de, ABD`deki standartlarda Petrol Ofisi Grubu tesislerinde üretiliyor. Türkiye madeni yağ ve kimyasallar pazarının geleneksel lideriyiz, istikrarlı büyümemizi geçen yıl da sürdürerek yüzde 29`u aşan pazar payıyla toplam madeni yağ ve kimyasallar pazarındaki liderliğimizi 13`üncü yılına taşıdık. Petrol Ofisi Grubu`nun yalnızca madeni yağdaki pazar payı yüzde 28,3 oldu. Turquality programıyla markamızı yurt dışında yayıyoruz. 4 kıtada 33 ülkeye yaptığımız madeni yağ ihracatını 16 bin tonun üzerine çıkardık. Ülkemize 25 milyon dolar döviz girdisi sağlıyoruz.  2022, pek çok açıdan zor bir yıldı. Bu dönemde sizi en çok zorlayan konular ne oldu?  2022`de bizim sektörümüzü en çok etkileyen olay, Rusya-Ukrayna savaşıydı. İlk aylar bütün üretim, sevkiyat durdu. Bizim ülkemizin Karadeniz sahili tamamıyla Rusya`dan ve Türk Cumhuriyetleri`nden ithal edilen kargolarla beslenir, dolayısıyla bu süreçte operasyonel sıkıntılar doğdu. Fakat Türkiye genelinde hava, deniz ve karada eşit olarak yayılmış olan altyapımız sayesinde artan lojistik maliyetlerinin yarattığı sorunların üstesinden geldik. Enflasyon kaynaklı dalgalanmalar da bir diğer konuydu. İşletme giderlerinde önemli artışlar yaşandı. Biz tüketiciye resmi enflasyonu yansıttık. Bu süreçte de verimlilik bir kez daha hem bizim hem sektör için en önemli gündem maddelerinden biri oldu elbette.  Döviz kurundaki oynaklığı nasıl yönetiyorsunuz?  Sermaye piyasalarının forward döviz kuruna göre beklentilerimizi yapıyoruz. Maalesef bunlar da tutmayabiliyor. Biz sağlam adımlarla ilerlemeyi önemsiyoruz. Her türlü döviz harcamamızı hedge etmeyi, maliyetine rağmen tercih eden bir şirketiz. Bizim zaten geçen yıl ve bu yılın başında en büyük sıkıntımız, sermaye piyasalarındaki bu tür enstrümanların uygulanabilirliğinin ortadan kalkmış olmasıydı. Piyasaların normalleşmesiyle özellikle kur makasındaki alım satım fiyatlarının daralmasıyla bu gibi enstrümanlar daha kolay uygulanabilecek. Deyim yerindeyse yaz günü kürklü dolaşmayı seven bir şirketiz. Bunun külfetine rağmen risk yönetimi açısından vakur davranışın bu olduğunu düşünüyoruz.  Özellikle 2022 yılında akaryakıt fiyatlarında ciddi artışlar oldu. Bunun size etkisi nedir?  Petrol fiyatlarının şu anki seviyelerde olması bizim için şans. Yani bu fiyatlar 70 dolarlardan 100 dolarlara çıksaydı çok farklı bir dünyada olurduk. Hatırlarsanız bir yıl önce enflasyona rağmen biz akaryakıtın litresini 30 liralardan alıyorduk. Fiyatların yükselmesi, sanılanın aksine bizim avantajımıza değil. Talepte ciddi bir daralma oluşuyor. Sadece bireysel değil, endüstriyel talebin azalması, ülkemizin büyümesine etkisi, son tüketicide mobilitenin azalması gibi sonuçlara neden oluyor.  Peki bu etkilerle 2023`e nasıl başladınız?  2022`den daha kötü bir yıl olmaz derken 2023`te tarihin felaketi olarak tanımlayabileceğimiz bir deprem gerçeğiyle karşılaştık. 2023, bizim için birçok hesaba katmadığımız süreci yönetmek durumunda olduğumuz bir yıl oldu. Türk iş insanlarının bu gibi krizleri yönetme konusunda kası kuvvetli, fakat öngörememek, bizim yatırım kararlarımıza menfi olarak tesir edebiliyor. Yani 2022 sonunda kur korumalı enstrümandan dolayı önümüzü görebildik. Ancak hem faizlerde hem kurda oluşan oynaklık, fiyatlamalarda da oynaklık getiriyor ki malum bu oynaklıklar tercih edilen bir süreç değil.  Deprem şirketinizi nasıl etkiledi?  Petrol Ofisi Grubu olarak yaşanan bu depremlerden alnımızın akıyla çıktığımızı düşünsek de içselleştirmemiz gereken birçok çıkarımlar da oldu. Özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi özelinde, yatırım planımızı bu doğrultuda değiştirdik. Söz konusu depremlerde depolarınızda sadece konteynerlerin olmasının yetmediğini, altyapının da hazırlanmış olması gerektiğini öğrendik. Bu doğrultuda, Derince terminalimizde 80 konteyner için hazırlığımızı yapmaya başladık.  Bununla birlikte haziran ayına kadar Türkiye`de seçim atmosferi vardı. Tüm bu gelişmeler sonucunda yıl sonunda hedeflerinize ulaşabilecek misiniz?  Ülke genelinde bizim satışlarımız ya bütçemizde ya bütçemizin üzerinde devam ediyor. Bu, bizim hem havacılık hem denizcilik dikeyimiz için de geçerli. Bizim sektörümüzde fiyatlama, başta enflasyon olmak üzerine birçok makro dengeyi etkiliyor. İçinde bulunduğumuz sürecin getirdiği bazı hassasiyetler oluştuğu için fiyatlamada akılcı hareket etmek durumundayız. Bu da kârlılığımızı nispeten olumsuz etkiledi. Haziran ayıyla birlikte taşların biraz daha yerine oturduğunu görüyoruz. Umarım yılın 2`nci yarısı, tahmin ettiğimiz gibi gider ve ilk altı ay kârlılık tarafında yaptığımız fedakarlığı yerine koyabiliriz.  2023 yılında yeni bir gelişme oldu. Gabar`da günlük 100 bin varil üretim kapasitesine sahip petrol bulunduğu açıklandı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?  Bu tür gelişmeleri çok önemsiyorum ve çok olumlu buluyorum. Teknoloji geliştikçe bu gibi, daha evvel keşfedilmiş olsa da yakıtları çıkarmak daha mümkün oluyor. Bunu eski keşif, yeni keşif diye kategorize etmek yerine, bunun müşteriye bir faydası var mı yok mu ona bakalım. Daha az ithal edeceğimiz ve daha çok lokal rafinerilerden tedarik sağlayacağımız için ülkemize olumlu katkı sağlayacaktır.  Yıl sonu için ciro hedefiniz nedir? İstisnasız her dikeyde pazarın büyümesinin en az çift haneli basamak üzerinde büyümeyi hedefliyoruz. Örneğin bu yıl diyelim akaryakıt tarafında pazar yüzde 15 büyüyor. Biz onun üstüne en az çift basamaklı bir hedef koyarız. İhracatta büyüme hedefimiz geçen yıla oranla yüzde 5. Bu yıl ne kadar yatırım yapacaksınız? Bizim yıllık minimum 1 milyar TL`lik rutin yatırımımız var ve her yıl değişiklik gösteriyor. Örneğin bu yılı göz önünde bulundurduğumuzda bu tutar 2,6 milyar TL olacak. Bunların ötesinde, Derince`deki terminalimizde yaptığımız çok ciddi bir madeni yağ depolama ve üretim yatırımı var. Chevron`la birlikte Texaco yağlarını ilk defa Amerika dışında üretip hem ihracat hem iç pazara vermek üzere bir yatırıma kalkıştık. Trakya`da sıfırdan kurduğumuz bir biyodizel tesisimiz var. Antalya Havalimanı etrafında, çok büyük bir tank çiftliği oluşturuyoruz. Sürdürülebilir tarafta yakında açıklayacağımız, şu anda isimlerini veremeyeceğim bir birliktelik gündemimizde. Bu yatırımı yaparken aynı zamanda tüm yenilenebilir ve özellikle elektrik üretim işini bir bütünsel değer zincir olarak değerlendiriyoruz. Sadece müşteriye dokunan kısımda değil, üretim, ticaret ve satış safhasında da olacağız. Bunların lisanslarını aldık. Şu anda tüm arazilerimize, istasyonlarımızın kanopilerine, terminallerimizin arazilerine güneş panellerini yerleştiriyoruz. Elektrik ticaretine başladık ama lisanslı olarak da solar tarafta üretici olmak istiyoruz. Bu konuda bazı girişimlerimiz var. Kısa süre önce net sıfır taahhüdümüzü açıkladık. Bunların hepsi bir yılda olan projeler değil. Örneğin Antalya`daki tank çiftliği iki yıl sürecek bir yatırım. Onun için 60-65 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldı.  Birleşme ve satın alma planlarınız var mı?  Sektördeki maliyet yapısı, birleşmeleri ve satın alımları kaçınılmaz hale getiriyor. Hatta bu bağlamda daha çok yakınlarda birkaç örnek tecelli etti. Ben bunları hem sektörün hem tüketicinin hayrına görüyorum. Çünkü bahsettiğim gibi bizim değer zincirimiz ölçek ekonomisi üzerine kurulu. Onun için konsolidasyon kaçınılmaz diye düşünüyorum. Biz de bu konuda farklı fırsatları bazı düzenleyici kurumların limitleri dahilinde değerlendirmek durumundayız.  Sektör gelecekte nasıl şekillenecek? Trendler ne yönde ilerliyor?  Sadece akaryakıta odaklanırsanız rüzgara karşı koşarsınız. Bu gerçeği yadsımamak lazım. Akaryakıt işiyle iştigal eden şirketler, bir şekilde dönüşüme odaklanmak zorunda. Türkiye`de akaryakıt odaklı ticaret kesinlikle bitmeyecek. Fakat sürdürülebilir tarafa dönüşmemiz zaruri. Bu zaten aynı zamanda bizim sorumluluğumuz. Ülkemiz politikaları doğrultusunda 2030`a kadar karbon ayak izimizi en az yüzde 40 oranında azaltmamız lazım. Bizim şu anda aktif olarak ilgilendiğimiz hidrojen sektörü var. Bana göre aslında elektrikten çok tüm dünyanın tercihi hidrojen olmalı. Çünkü elektriğin önemli bir kısmını fosil yakıtlardan üretiyorsunuz. Bataryaları üretmek için nadir metalleri çıkarırken çevreyi mahvediyorsunuz. Dengeli büyürken elbette elektrik de olacak ama onun dışında doğal gaz ve hidrojen tarafında farklı sektörler ortaya çıkacak. Çevresel yakıtlara doğru dönüşüm gerçekleşecek. Örneğin Türkiye`de en çok bizim öncülüğünü yaptığımız SAF`ın (sürdürülebilir havacılık yakıtı) kullanımı artacak. Ben fosil talebinin azalacağını düşünmüyorum. Ancak fosil yakıtları daha çevresel ve verimli hale getirmek durumundayız.  Önümüzdeki 5 yılda şirketi nereye taşımak istiyorsunuz?  Önümüzdeki beş yılda bizim ana hedefimiz, sadece bir akaryakıt dağıtım şirketi olma kimliğimizden bir enerji altyapı şirketine dönüşmek. Bunu da teknolojiye yatırım yaparak sağlayacağız. Ürettiğimiz teknolojiyi iştiraklere ihraç eder duruma geldik. Amacım, Türkiye`yi bir mükemmeliyet merkezi haline getirebilmek. Bunu yapabilirsek hem ülkemizin stratejik çıkarları hem kendi şirketimizin globalleşmesi adına çok önemli mesafe kaydedebiliriz.“İSTASYON SAYISI 2 BİNE ULAŞACAK”100`ÜNCÜ YIL HEDEFİ Cumhuriyetimizin 100`üncü yılına 1923 istasyonla girdik. Şu anda istasyon sayımız 1935. Ancak istasyon sayısından öte, istasyonların niteliği ön planda. Bizim hedefimiz, kendi mülkümüz olan istasyon sayısını artırmak. Bana göre önemli olan, müşteri deneyimi açısından insanların kusursuz bulduğu istasyon sayısını artırmak. 2023 yılında istasyon sayımızın 2 bine ulaşacağını öngörüyoruz.PERAKENDE NOKTASI Perakende dünyasındaki gelişmeleri yakından takip ederek müşteri deneyimini daha da iyileştirecek yatırımlar yapıyoruz. MarketPlus konseptimiz ve özgün lezzetler sunduğumuz Kap Bi`Tat markamız altında yer alan sandviç, doğal meyve suları ve sıcak fırın ürünlerinden oluşan ürün yelpazemizin yanı sıra Western Union, Hepsimat gibi alanlarında öne çıkan markalarla geliştirdiğimiz iş birliklerimiz, ziyaretçilerimizin en çok ilgilendiği ürün ve hizmetlerimiz arasında yer alıyor.YENİ İŞ BİRLİĞİ Son olarak Tchibo`yla önemli bir distribütörlük anlaşmasına imza attık. Bu kapsamda bayilerimizin ve iş ortaklarımızın kahve ürünlerini ve makine ihtiyaçlarını doğrudan tedarik ederek bayilerin kârlılıklarını artırırken aynı zamanda hizmet kalitesini de çok daha üst seviyelere çıkaracağız. Tchibo ürünlerinin bulunacağı istasyon sayısını kısa vadede 600`e çıkarmayı ve yıllık 40 ton kahve satışı yapmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra önümüzdeki dönemde Tchibo`nun kendi mağazalarında satılan bazı ürünler de istasyonlarda satışta olacak.PETROL OFİSİ`NİN BÜYÜME PLANI 2022 yılındaki 6,6 milyon tonluk yurt içi satış miktarımızla pazar payımızı yüzde 22,43`e çıkardık. Akaryakıt ve toplam madeni yağlarlardaki liderliğimizi sürdürdük. Ciromuz 200 milyar TL`yi aştı. Yüzde 29`u aşan pazar payıyla madeni yağ ve kimyasallar pazarının lideriyiz. 4 kıtada 33 ülkeye yaptığımız madeni yağ ihracatını 16 bin tonun üzerine çıkardık. Ülkemize 25 milyon dolar döviz girdisi sağlıyoruz. Bu yıl, istisnasız her dikeyde pazarın büyümesinin en az çift haneli basamak üzerinde büyümeyi hedefliyoruz. İhracatta büyüme hedefimiz yüzde 5. Bu yıl 2,6 milyar TL yatırım yapacağız. Derince`deki terminalimizde yaptığımız çok ciddi bir madeni yağ depolama ve üretim yatırımı var. Antalya Havalimanı etrafında, 60-65 milyon dolarlık bütçeyle çok büyük bir tank çiftliği oluşturuyoruz. Önümüzdeki 5 yılda sadece bir akaryakıt dağıtım şirketi olma kimliğimizden bir enerji altyapı şirketine dönüşmeyi hedefliyoruz.BÜYÜMEDE ODAK ALANLARBÜTÇEDEN PAY İkinci el araç satışından tüketici finansmanına, fintek çözümlerinden mobil oyun teknolojilerine yatırım yapmaya devam edeceğiz. Özellikle bu kategorilerde daha da büyümeyi hedefliyoruz. Teknoloji ve inovasyonun Türkiye`nin rekabet gücü, ekonomik büyümesi ve refah kalitesindeki artışın en temel unsurlarından biri olduğuna inanıyoruz. Dijitalleşme, teknoloji ve kurum içi girişimcilik için toplam yatırımların yüzde 20`si ayrılıyor.ÖDEME SİSTEMLERİ 200 milyarlık ciromuzun en az yüzde 20`si, doğrudan ödeme sistemleriyle gerçekleşiyor. PoFintech şirketimizle ödeme sistemi işlevini artık tamamen biz yapacağız. Hem sanal hem fiziksel tarafta POS cihazlarımızı şu anda yaygınlaştırıyoruz. Bu, benim en çok heyecan duyduğum projelerimizden biri.KURUM İÇİ GİRİŞİMCİLİK Türkiye`de ikinci el araç ticaretinde ezberleri bozan ve kardeş şirketimiz VavaCars, ülkemizin en popüler fantezi futbol oyunu olan 3,2 milyonun üzerinde üyeye sahip Sosyal Lig`i hayata geçiren Petrolig Games, ticari kredi sürecini tamamen dijital dünyaya taşıdığımız finansman şirketimiz Credin bunlardan birkaçı. Bu yıl içinde de yeni girişimlerimizi duyurmaya devam edeceğiz.“DEĞİŞİMİN ALTYAPISINI HAZIRLIYORUZ”ŞARJ İSTASYONLARI 2030 yılında yeni satılan binek araçların yüzde 20`siyle maksimum yüzde 50`si elektrikli olacak ve bu yeni araçlar mevcut araç havuzunda çok daha küçük bir oranda kalacak. Ağır vasıtalarda da içten yanma motorlar devam edecek. Elektrikli araçlar 2050 yılında madeni yağ ihtiyacının yüzde 8`ini etkileyecek. Biz de bu değişimin altyapı çalışmalarını yapıyoruz. Elektrikli araçların en büyük sorunu olan şarj ve menzil sorununa çözüm getirmeyi hedefleyen e-POwer şarj istasyonlarımızı kuruyoruz. “MARKA YARATTIK” Alışılageldiği gibi hazır şarj ünitelerini istasyonlarına koymak yerine, özel ve özgün bir sistem geliştirdik. Bu alanın uzman kuruluşlarından Voltrun`dan sistemle ilgili destek aldık. e-POwer`ı tasarımından, yapısına kadar tamamen özel, özgün bir marka olarak yarattık. Özellikle elektrikli ve hibrit araçların yoğun olarak kullandığı İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Bodrum gibi ana güzergahlarda konumladığımız e-POwer`lar, İpsala gibi bazı özel noktalarda da bulunuyor. Hedefimiz, haziran ayı sonuna kadar 60 adet e-POwer`ı devreye almak. Bunun yanı sıra elektrikli araçlar için soğutma sıvısı, dişli yağı ve gresimizin lansmanını da yaptık ve ürünlerimizi satışa hazır hale getirdik.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Yeni etkisi

Ayçe Tarcan [email protected] kategoriler sadece ciroya katkı yapmakla kalmıyor, şirketin yeni müşteri kazanmasından pazar payı artışına ve sepeti büyütmesinden müşteri frekansını artırmaya kadar pek çok konuda avantaj sağlıyor. Markaların hedefinde ise yeni kategorileri global trendler ve müşteri beklentileri doğrultusunda çeşitlendirip zenginleştirmek bulunuyor.Son 5 yılda değişen tüketici trendleri doğrultusunda yeni kategorilere girip başarılı olan şirketlerin sayısı artıyor. Türkiye`nin en köklü hazır giyim şirketlerinden Vakko, yeme-içmenin ardından geçtiğimiz nisan ayında ilk otelini Nişantaşı`nda açarak turizme girdi. Lüks pazarında farklı kategorilere girerek büyümelerini sürdürdüklerini söyleyen Vakko CEO`su Jaklin Güner, “Lüksün olduğu her alanda var olmak istiyoruz” diyor. Sadece lüks pazarında değil mücevherden gıdaya, hazır giyimden mobilyaya kadar pek çok sektörde tanınan markalar yeni kategorilere girerek büyümelerini sürdürüyor. Son 5 yılda LC Waikiki, Dream markasıyla gece giyimine girdi. Yeni kategoriye girip başarılı olan şirketlerden biri de yemek siparişi platformu Migros Yemek`i hayata geçiren Migros oldu. Zen Pırlanta yeni dönemde parfümde; Flo ise Instreet markasında tekstil ürünlerinde büyüme hedefinde. Instreet`in cirosunun yüzde 40`ı tekstilden geliyor. Bunun yanında şirket aksesuar kategorisene de yatırım yapmayı planlıyor. Yeni girilen kategorilen ciroya katkısı ise sektöre ve şirkete göre değişmekle birlikte yüzde 10-20 arasında değişiyor. Yeni girilen kategoriler sadece toplam ciroya katkı yapmakla da kalmıyor. Şirketin yeni müşteri ve pazar payı kazanması gibi pek çok alanda avantaj sağlıyor. Markaların hedefinde ise yeni kategorileri global trendler ve müşteri beklentileri çerçevesinde geliştirmek bulunuyor. KATEGORİLER ÇOĞALIYORMarkalaşmış ürünler tüketicinin gözünde iyi bir imaja sahip. Bu ürünler tüketici tarafından doğrudan kaliteli olarak algılanılıyor ve bu ürünlere güven duyuluyor. Şirketin aynı markayla yeni ürün kategorilerine girdiğinde başarı şansının yüksek olduğunu söyleyen Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Elif Yolbulan Okan, “Ayrıca rakiplerine göre yeni kategoriye girişi de daha az maliyetli oluyor” diyor. Son dönemde bu stratejiyle hareket eden pek çok şirket faaliyet gösterdiği kategori sayısını artırdı. Son 5 yılda kategori sayısını Doğanlar Mobilya 15`e, Dimes 7`ye, Sinoz 16`ya, T-soft ise 9`a çıkardı. Kolonya markası olarak çıkan Rebul da bugün yeni girdiği alanlarla 8 farklı kategoride faaliyet gösteriyor. Geçen yıl bahçe ve aksesuar kategorilerine girdiklerini söyleyen Doğanlar Mobilya Grubu CEO`su Mustafa Karamemiş, 3 yıl önce ise ev tekstiline girdiklerini belirtiyor. “Sadece bir kolonya markası olarak değil, kokuya değen her alanda var olmak istiyoruz” diyen Atelier Rebul Pazarlama Başkanı Deniz Sezer Günay da en son ev aksesuarları kategorisine girdiklerini belirtiyor. Günay, “Son dönemde ürünlerimize yeni kategoriler eklemenin yanında en çok talep gören kategorilerimizde global trendleri takip ederek farklı alt gruplarda yenilikçi ürünler çıkardık” diyor. Son 5 yılda 5 yeni kategorinin ürün portföylerine dahil olduğunu söyleyen Türkiye`nin önde gelen yerli ilaç şirketlerinden Polifarma`nın genel müdürü ve icra kurulu başkanı Mehmet Asri ise yeni girdikleri kategorilerin ciroya yüzde 15 katkı sağladığını belirtiyor. Asri, “Önümüzdeki 3 yılda yeni girdiğimiz kategorilerden ciroya yüzde 20 katkı bekliyoruz” diye konuşuyor. BAŞARILI ÖRNEKLERYeni kategoriye girerek ya da yeni kategori yaratak pazar lideri olan markaların sayısı az değil. Kadın ve erkek hazır giyiminin en büyük ilk 3 markası arasında yer aldıklarını söyleyen Mavi CEO`su Cüneyt Yavuz, “Bir yandan jean uzmanlığını ve liderliğini sahiplenirken, diğer taraftan denim dışı kategorilerimizde yarattığımız yenilik ve çeşitlilikle pazar payımızı büyütmeyi sürdürüyoruz” diyor. Yeni kategorilere girmenin yılda 1 milyon yeni müşteri kazanma hedefinin ve mevcut müşterilerinin gardrobunda daha geniş yer alabilmelerinin anahtarı olduğunu söyleyen Yavuz, 4 yıl önce girdikleri sürdürülebilir ürün kategorisindeki All Blue koleksiyonunun da her yıl cirodaki payının arttığını ifade ediyor. Yavuz, “All Blue koleksiyonumuzun ciromuzdaki payı 2020`de yüzde 6 iken, 2021`de yüzde 9,7`ye, geçtiğimiz yıl ise yüzde 14`e ulaştı” diyor. Denim dışı kategorilerin geçen yıl ilk kez toplam satışlar içindeki payının yüzde 60`ı aştığını söyleyen Yavuz, bulundukları tüm kategorilerde yüzde 100`ün üzerinde büyüme elde ettiklerini belirtiyor. Yeni kategoriler yaratarak pazar lideri olan markalardan biri de Dimes. Türkiye`de kendilerinin var ettiği uzun ömürlü sıkma, yüzde 100 meyve suyu ve çocuk kategorilerinin yanı sıra milkshake ve smoothie kategorilerinde de pazar lideri olduklarını söyleyen Dimes CMO`su Duygu Süleymanoğlu, her yıl yenilikçi ürünlerle özellikle genç hedef kitleye ulaşmaya çalıştıklarını belirtiyor. Her yıl yeni kategoriler var etmeye, ürünleriyle kategori pazarlarını büyütmeye odaklandiklarını söyleyen Süleymanoğlu, “Brüt kârın yaklaşık yüzde 21`i son 3 yılda girdiğimiz kategorilerden geliyor. Yatırımlarımızı da bu ürünler üzerine yoğunlaştırıyoruz” diyor. CİROYA KATKISadece ilaçta değil hemen her sektörde yeni girilen kategorilerin ciro büyümesine önemli katkısı bulunuyor. Yeni kategorilerin cirolarına yüzde 30 katkısı olduğunu söyleyen AVVA Yönetim Kurulu Üyesi Dilan Atik Batmaz, “Trend ürünleri çeşitlendirerek artırdıkça bunların ciromuza katkısı da artıyor” diyor. Son 5 yılda güncel trendleri takip ederek her sezon yeni kategorilere yer açtıklarını sözlerine ekleyen yönetici en yeni unisex ürün kategorisini oluşturduklarını belirtiyor. “Bu kategorimizde hem erkek hem kadınların giyebileceği parçalar mevcut” diyen Atik Batmaz, yeni girdikleri ev giyim ürünü kategorisinden de güzel geri dönüşler aldıklarını ifade ediyor. Son 5 yılda vücut bakımından bakım yağlarına kadar 4 yeni kategoriye girdiklerini ve toplam kategori sayısını 16`ya çıkardıklarını söyleyen Sinoz Kozmetik CEO`su Yasin Çörekci de yeni girdikleri kategorilerin toplam cirolarına yüzde 52 oranında katkı sağladığını ifade ediyor. Gelecek 3 yılda bu oranın yüzde 60 seviyesine çıkmasını beklediğini söyleyen Çörekci, “Yeni kategorilerin hem ciro payı hem de ürün yelpazesindeki büyümesi devam edecek” diyor. Son dönemde solvent ile su yalıtım boya kategorisine girdiklerini söyleyen Marshall Pazarlama Direkötürü Pınar Adabağ, yeni girdikleri kategorilerin ilk senede ciroya yüzde 5 katkısının olmasını beklediklerini belirtiyor. Adabağ, “Bu kategoriler zaman içinde daha yüksek büyüme potansiyeline sahip” diyor. Son 5 yılda iki yeni kategoriye girdiklerini söyleyen Boğaziçi Dağıtım Kurucu Ortak Gürkan Şengil, geçen yıl girdikleri televizyon ürün grubunun cirolarına yüzde 20`lik, küçük ev aletleri ürün grubunun ise yüzde 10`luk eksta ciro katkısı yaptığını belirtiyor. BÜYÜME NEREDE?Girilen yeni kategoriler arasında en fazla büyüme gösterenler sektöre göre farklılık gösterse de aksesuar, dekorasyon, ev tekstili, spor, sürdürülebilirlik, sağlık yaşam kategorilerinde büyüme yaşanıyor. Önde gelen şirketlerin yeni girdikleri ve büyüttükleri öz marka kategorisindeki büyüme de dikkat çekiyor. Geçen yıl öz markalarının ciroya oranının yüzde 20`ye yaklaştığını söyleyen Ayakkabı Dünyası CEO`su Gürkan Ergenekon, “Bu oran bu yılın ilk 5 ayında yüzde 20`nin üzerine çıktı” diyor. 3 yıl içerisinde öz markalarının ciroya katkısının yüzde 35 bandına çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Ergenekon, şöyle konuşuyor: “Kendi markalarımız Provoq, Eclipse ve Kiddo her geçen gün daha değerli hale geliyor. Önümüzdeki dönemde öz markalarımıza yatırım yapmayı sürdüreceğiz. Bu markaları yurt dışına da açılabilecek seviyeye getirmek istiyoruz.” Sadece tuz markası olarak yolculuğuna başlayan Mayi Tuz da bugün evcil hayvan tuzlarından aromatik tuzlara kadar yeni kategorilere girerek cirosunu artırmayı başardı. Mayi Tuz Kurucu Ortak ve CEO`su Sibel Gözüyukarı Eyiler, son 5 yılda girdikleri yeni kategoriler arasında yüzde 40`la ciroya en fazla katkıyı sıvı tuz kategorisinin yaptığını belirtiyor. Gözüyukarı Eyiler, “Sıvı tuzlarımızın bilinirliğinin artmasıyla 3 yılda bu oranın yüzde 60`a çıkmasını bekliyoruz” diyor. Son 5 yılda 6 yeni kategoriye girerek faaliyet gösterdikleri kategori sayısını 9`a çıkardıklarını söyleyen T-Soft Genel Müdürü Ömer Arıkan da bünyelerine kattıkları her yeni kategori ve markanın toplam cirolarında yaklaşık yüzde 20 artış sağladığını belirtiyor. “Önümüzdeki 3 yılda yatırım yaptığımız kategorilerin şirket cirosunu en az 21 kat artırmasını bekliyoruz” diyen Arıkan, en hızlı büyüyen yeni kategorilerininse online tahsilat çözümleri olduğunu ifade ediyor. PAZAR PAYINDA ARTIŞ Bahçeşehir Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr Elif Yolbulan Okan, yeni kategoriye girerek başarılı olan en önemli markalardan birinin de Migros Yemek`i hayata geçiren Migros olduğunu söylüyor. Son dönemin en çok konuşulan airfryer kategorisinde Karaca`nın “sulu yemek yapan Airfryer” çıkararak marka kimliğine yakışan bir konumlandırma yaptığını söyleyen Okan, tüketicilerin eskiye göre daha fazla değer arayışında olduğunu belirterek “Tüketiciler markaların sadece ekonomik ve fonksiyonel faydalarla öne çıkmalarını istemiyor” diyor. Yeni kategori sayısını sürekli artıran şirketlerden olan Beyaz Kağıt`ın da son 5 yılda girdiği kategorilerdeki başarısı dikkat çekiyor. Asperox Sarı Güç yüzde 51`lik payla, Asperox Mavi Güç ise yüzde 52`lik payla kendi kategorisinde açık ara farkla pazar lideri konumunda bulunuyor. Son 3 yılda toz deterjandan konsantre yumuşatıcı ve sıvı sabuna kadar çok sayıda yeni ürün grubuna girdiklerini söyleyen Beyaz Kağıt Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Doğrul, “Peros konsantre yumuşatıcılarımızla yüzde 11`lik pazar payıyla kategorinin en büyük 3`üncü oyuncusu olduk” diyor. Sıvı sabunlarda ise Peros`un yüzde 9`luk pazar payıyla kategorinin en büyük 2`nci markası olduğunu söyleyen Doğrul, “Daha önce yatırımını açıkladığımız, bu yıl raflarda olması planlanan yerli bulaşık makinesi kapsülü üretimine çok yakında start vermeyi hedefliyoruz” diyor. YENİ KATEGORİ PLANIÖnümüzdeki yıl ve sonrası için Türkiye`nin önde gelen şirketlerinin gireceği yeni kategoriler de belli olmaya başladı. Mavi, önümüzdeki dönemde koleksiyonunu yeni kategorilerle zenginleştirmeye devam etmeye hazırlanırken Beymen, lüks ikinci el ürün platformunu yeni ürün gruplarıyla çeşitlendirecek. Markaların en büyük hedeflerinden biri de mevcut kategorileri yeni bir bakış açısıyla segmente edip derinleştirmeyi sürdürmek. Böylece yeni müşteri kazanmayı, alışveriş sepetini büyütmeyi ve müşteri frekansını artırmayı hedefliyorlar. Önümüzdeki dönemde ürün gamlarına kahve, kişisel bakım ve temizleme ürün gruplarını katmayı planladıklarını söyleyen Boğaziçi Dağıtım Kurucu Ortak Gürkan Şengil de “Ülkemizde bu kategorilere ilginin çok ciddi potansiyel oluşturacağına inanıyoruz” diyor. Ana faaliyet konularından fazla uzaklaşmadan elektrik-enerji-yenilenebilir enerji teknolojileri alt sektör çeşitlendirilmesine yönelik uygulamaları takip edeceklerini söyleyen Orge Enerji Elektrik Taahhüt Yönetim Kurulu Başkanı Nevhan Gündüz de iş geliştirme çalışmalarıyla iş birliği arayışlarında bulunduklarını belirtiyor. Gelirlerini söz konusu başlıklar çerçevesinde çeşitlendirmeye gayret edeceklerini söyleyen Gündüz, son iki yılda girdikleri yeni kategorilerdeki büyümelerinin tahminlerini aştığını ifade ediyor. Çok sayıda kategoride ürünlerini müşterilerinin beğenisine sunan Atelier Rebul da dünyada çok popüler olan niş parfümler alanına girmeyi planlıyor. Atelier Rebul Pazarlama Başkanı Deniz Sezer Günay, “Mevcut parfüm koleksiyonumuzun üzerinde konumlanacak bu koleksiyon, hem çok kalıcı özel kokularla çıkacak hem de sürdürülebilirlik esaslarına dayanarak lanse edilecek” diyor. Mayi Tuz Kurucu Ortak ve CEO`su Sibel Gözüyukarı Eyiler ise sporcular için enerji veren bir içecek çıkaracaklarını söylüyor.“YÜZDE 30 KATKI SAĞLAYACAK”ELİF GÖKTAŞ / BEYMEN CMO3 YILLIK HEDEF Beymen.com ciromuzun yüzde 20`sini oluşturuyordu. Yeni kategorilerin açılmasıyla Beymen.com`un toplam cirodaki payı yüzde 25`e çıktı. Önümüzdeki 3 yılda bu oranın yüzde 30 olmasını öngörüyoruz.BÜYÜME NEREDE? Beymen.com`un ciroya en fazla katkı sağlayan iki kategorisi ev & mobilya ve teknoloji oldu. Değişen alışveriş alışkanlıklarını göz önünde bulundurarak oluşturduğumuz kürasyon, bu yükselişin temel dayanağı.LÜKS İKİNCİ EL Lüks ikinci el çanta satış platformu Beymen Reborn`a farklı kategorilerden dahil edeceğimiz lüks ikinci el ürünlerle döngüsel modaya katılımı artırmayı hedefliyoruz.YENİLİKLER Beymen Art Room, antikanın da yer aldığı farklı disiplinlerle zenginleşmeye devam edecek. Ayrıca spor-outdoor ve hobi-eğlence kategorilerindeki yeni marka ve ürünlerle lüksü hayatın her alanına taşıma hedefimizi sürdürüyoruz.BATUR CAN / FİBA PERAKENDE GRUBU GM“CİRO İKİ KATINA ÇIKTI”EV-DEKORASYON Marks & Spencer Türkiye olarak son 5 yılda ev ve dekorasyon bölümlerimizi genişleterek hem bu kategoriyi taşıyan mağaza sayımızı hem ürün gamımızı genişlettik. Pandemiyle birlikte büyüyen ev ve dekorasyon kategorilerinin ciroları pandemi öncesine göre neredeyse iki katına çıktı. Gap markamızda da ayakkabı ve çanta kategorilerine geçtiğimiz ay girdik.GENİŞLEMEYE DEVAM 2022 yılında ise Türkiye için yepyeni bir marka olan jaeger`ı Marks&Spencer mağazalarımızın içerisinde ve online`da satışa sunduk. Henüz çok yeni olmasına rağmen, yeni ve premium markamız Jaeger`ın bulunduğu mağazalardaki ek ciro getirisi yüzde 10`un üzerinde. Bu markamızın bulunduğu hem mağaza sayımızı hem ürün gamımızı artırıyoruz.YENİ KATEGORİLER Marks & Spencer`ın global portföyünde bulunan cilt bakım ürünlerini gelecek yıl kozmetik ve bakım kategorisine dahil ederek el ve vücut bakımı ürünlerinde de yelpazemizi genişletiyoruz. 2024`te Jaeger Erkek`in de lansmanına hazırlanıyoruz. Yeni kategori yatırımlarını her 2 markamız için sürekli değerlendiriyoruz.“BÜYÜME ERKEKTE OLACAK”CEM DEMİRÖZ WATSONS TÜRKİYE PAZARLAMA VE TİCARET DİREKTÖRÜ5 YILDA 7 YENİ KATEGORİ Son 5 yılda 7 yeni kategoriye ürün portföyümüzde yer verdik. Bu kategorileri sürdürülebilir yaşam ürünleri, kolajen, vücut spreyi, sağlıklı beslenme, vücut scrubları, kaş şekillendiriciler mestrual cup olarak sıralayabiliriz. ÇİFT HANELİ BÜYÜME Yeni girdiğimiz kategoriler ciromuzda çok kısa bir sürede çift haneli rakamlara ulaştı. 4 yıl önce lansmanını yaptığımız sürdürülebilir yaşam kategorimizin bugün ciromuzun içerisinde aldığı pay yüzde 10`u geçti. HIZLI GELİŞTİ Serum ve dermo kozmetik alt kategorileri de her geçen gün gelişen teknoloyiyle birlikte sıklıkla yeni teknolojiler kullanılarak ve yeni ürünler eklenerek genişleyen bir kategori. Bu kategorinin de büyümesinin hızlanacağını öngörüyorum. 5 YILLIK HEDEF Önümüzdeki 5 yılda ise erkek tüketiciler için daha fazla cilt bakım ürün alternatifimizin olacağını öngörüyoruz. Bu talebi karşılayacak daha geniş bir erkek ürün portföyü sunmak ve erkek bakım ürünlerinin ciro içerisindeki payını artırmak önümüzdeki 5 yıl içerisindeki hedeflerimiz arasında.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce

Güvenilir yatırım ortamı bekleniyor

Tuba İ[email protected]ünyadaki birçok ekonomist, Türkiye`de son 2 yılda izlenen ekonomi politikalarının yerine daha rasyonel ve geleneksel ekonomik politikalara geri dönülmesi gerektiğine inanıyordu. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü  XAVIER SALA-I-MARTIN de bu isimlerden biri. Martin yeni döneme ilişkin daha umutlu. Türkiye`de güvenilir bir yatırım ortamı oluşmasını beklediğini söyleyen Martin, “Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile TC Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan`ın yeni bir yol izleyerek geleneksel para ve finans politikalarına döneceklerine oldukça ikna olduğumu ifade etmeliyim” diyor.Türkiye`nin ekonomik yolculuğu, uluslararası yatırımcılar ve iş dünyası aktörleri için büyük bir ilgi konusu. Özellikle rasyonel ve geleneksel ekonomi politikalarına dönme potansiyeli, iş çevreleri tarafından yakından takip ediliyor. Dünya çapında tanınan ekonomistler, Türkiye`de yaşanan yeni dönemi Türkiye`nin ekonomik istikrarını yeniden sağlama ve büyüme potansiyelini canlandırma fırsatı olarak değerlendiriyor. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Xavier Sala-i-Martin de Mehmet Şimşek liderliğinde Türkiye`nin ekonomi politikalarının yeniden yapılandırılması ve güvenilir bir yatırım ortamı oluşturulması beklentisinde. Sala-i-Martin, yeni dönemin Türkiye`nin daha güçlü bir ekonomik aktör olarak görülmesine yardımcı olabileceğini ve uluslararası toplumun Türkiye`ye olan güvenini artırabileceğini söylüyor. Türk lirasının istikrarının sağlanması, enflasyonun düşürülmesi ve dış finansmanın güvence altına alınması gibi zorlukların üstesinden gelinmesinin önemini vurguluyor. Türkiye`nin genç ve dinamik nüfusu, stratejik konumu ve büyük iç pazarının avantajlarının değerlendirilmesi ve yenilikçilik, eğitim ile yapısal reformlara odaklanılması gerektiğini ekliyor. Ekonomik eşitsizlik ve büyüme konularında uzman olan Sala-i-Martin, gelişmiş ekonomilerde artan iç eşitsizliklere de dikkat çekiyor ve bu durumun sosyal dahil olma çabalarını daha da önemli hale getirdiğine işaret ediyor. Doğru stratejilerin belirlenmesiyle Türkiye`nin sosyal adaleti sağlama ve eşitsizlikleri azaltma konusunda da önemli adımlar atabileceğini belirtiyor. Gelir dağılımının adil bir şekilde düzenlenmesi, sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması, iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması ve fırsat eşitliğinin sağlanması gerektiğine dikkat çekiyor. Columbia Üniversitesi Ekonomi Profesörü Xavier Sala-i-Martin ile dünya ekonomisinin görünümünü, Türkiye ekonomisinin yeni dönemine dair görüşlerini ve öngörülerini konuştuk:  Ekonomik eşitsizlikler sizin çalışma alanlarınız arasında yer alıyor. Ekonomi politikalarının sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltma konusundaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?  1990`dan bu yana küresel gelir eşitsizliklerinin önemli ölçüde azaldığını söyleyebilirim. Ancak, bu azalmanın yanı sıra bazı bölgelerde eşitsizliklerde artış yaşandığını da gözlemliyoruz. Özellikle Avrupa ve Amerika gibi bazı gelişmiş ekonomilerde iç eşitsizliklerin arttığına dair veriler bulunuyor. Bu nedenle küresel düzeyde sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltma çabalarının devam etmesi önemli. Ekonomik politikaların sosyal dahil olma ve eşitsizliği azaltmadaki rolü büyük önem taşıyor. Bupolitikaların odak noktası gelir eşitsizliklerini azaltmak, fırsat eşitliğini sağlamak ve toplumsal tabakalar arasındaki uçurumu kapatmaktır. Sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması, gelir dağılımının adil bir şekilde düzenlenmesi ve iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması yönünde atılacak adımlar sosyal dahil olmayı ve eşitsizliği azaltmayı destekliyor.  Türkiye ekonomisinin güçlendirilmesi için önümüzdeki dönemde nasıl bir politika uygulanması gerektiğini düşünüyorsunuz?  Türkiye`nin son 2 yıl boyunca yanlış ekonomik teorilere inandığını ve uyguladığını düşünüyorum. Özellikle ucuz borçlanmanın tüketici fiyatlarını düşüreceği düşüncesiyle faiz oranlarının yüzde 10`un üzerinde indirilmesi, kısmen ekonomik büyüme getirmiş olsa da nisan ayında enflasyonun yüzde 80`in, mayıs ayında yüzde 40`ın üzerine çıkmasına ve Türk lirasının benzeri görülmemiş hızla değer kaybetmesine neden oldu. Dünyadaki ekonomistlerin birçoğu bu politikanın akıl dışı olduğuna ve yakın gelecekte Türkiye`nin mantıklı ekonomik politikalara geri dönmesi gerekeceğine inanıyordu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan`ın yolu değiştireceklerine, geleneksel para ve finans politikalarını izleyeceklerine oldukça ikna olmuş durumdayım.  Uluslararası toplumun Türkiye`nin ekonomisine yönelik algısı nasıl etkilenebilir veya değişebilir? Türkiye`nin ekonomik öngörü ve istikrarı yeniden kazanması, uluslararası toplumun algısını olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle Mehmet Şimşek`in liderliği altında Türkiye`nin ekonomik politikalarını yeniden düzenlemesi ve geleneksel bir yaklaşım benimsemesi bekleniyor. Bu adımlar, Türkiye`nin güvenilir bir yatırım ortamı oluşturmasına yardımcı olacak ve yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenini artıracak. Aynı zamanda, Türkiye`nin ekonomik istikrarını sağlaması ve büyüme potansiyelini yeniden canlandırması uluslararası toplumun Türkiye`yi daha güçlü bir ekonomik aktör olarak görmesine ve potansiyel iş birlikleri için fırsatlar sunmasına yardımcı olacaktır. Küresel ekonomi eğilimleri ve Türkiye`nin koşullarını göz önünde bulundurduğunuzda Türk ekonomisi için yakın gelecekte öngördüğünüz başlıca zorluklar ve fırsatlar neler? Kısa vadede Türkiye ekonomisi için ana potansiyel sorunun mali ve parasal olduğunu düşünüyorum. Yetkililer, TL`nin istikrarını sağlamak ve yüksek enflasyonu düşürmek için sıkı para politikaları uygulamalı. Aynı zamanda dış finansmanı güvence altına almalı ve sermaye akışlarını teşvik etmeliler. Özellikle enerji ithalatı olmak üzere dışa bağımlılığı azaltmaya odaklanmalılar. Türkiye`nin sahip olduğu büyük iç pazarı, genç ve dinamik nüfusu, stratejik konumu ve girişimci potansiyeliyle önemli fırsatlara sahip olduğunu düşünüyorum. Rekabetçiliğin artırılması, yenilikçiliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi, yatırım ortamının geliştirilmesi ve dış ticaret ilişkilerinin çeşitlendirilmesi için yapısal reformların benimsenmesi gerekiyor. Ayrıca sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçiş, dijital dönüşüm ve teknoloji odaklı endüstrilerin geliştirilmesi gibi alanlarda da fırsatların değerlendirilmesi önemli. Küresel ekonomik durum hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Küresel olarak hangi trendleri ve riskleri görüyorsunuz? Küresel ekonomi, bundan bir yıl önce tahmin edilenin ötesinde bir durumda. Hepimiz enflasyonun şişeceğini, faiz oranlarının sert bir inişe geçeceğini, Çin`in yeni COVID rejimi altında çökeceğini, Putin`in gaz boru hatlarını keserek Almanya ve Avrupa`yı donduracağını söyleyen senaryoları hatırlıyoruz. Ancak hiçbiri gerçekleşmedi. Gerçek şu ki daha yüksek faiz oranlarının ekonomiye yansımasıyla hafif bir yavaşlama yaşandı. Teknik olarak, AB`nin ilk çeyrekte yüzde -0,1 büyüme oranıyla resesyon durumunda olduğunu söyleyebiliriz. (negatif rakam, büyük şirketlerin fikri mülkiyet haklarına ilişkin bazı teknik sorunlara bağlı olarak, İrlanda`nın gerilemesinden kaynaklanıyor) Ancak uzmanların öngördüğü sert iniş olmadan hem ABD`de hem AB`de enflasyon önemli ölçüde düştü. Bir yıl önce tahmin edilenin ötesinde ve oldukça iyi bir durumdayız.  ABD ekonomisinin mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Karşılaştığı başlıca zorluklar neler?  Bugünlerde ABD`nin karşı karşıya olduğu en önemli zorluk, aşırı politik kutuplaşmanın son derece verimsiz bir kamu sektörüne ve dünya çapında güven kaybeden bir hükümete yol açması. Olumlu tarafıysa ABD ekonomisinin hala dünyadaki en dinamik ve yenilikçi ekonomi olması. Ancak politik istikrarsızlık ve kutuplaşma, ekonomik büyüme ve ilerleme potansiyeli için bir engel olabilir. ABD, bu zorlukları aşmak için politik liderlikte birlik ve uzlaşma kültürü geliştirmeli ve kamu sektöründeki etkinliği artırmalı.  Avrupa Birliği son yıllarda çeşitli ekonomik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi sağlamak için AB`nin atması gereken temel adımlar neler?  Avrupa Birliği inovasyon yarışını ABD`ye karşı kaybediyor. Bununla birlikte yaşlanan nüfus da orta ve uzun vadede önemli bir zorluk olacak. AB inovasyonun desteklenmesi, girişimciliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve iş dünyasına uygun bir ortam sağlanması için adımlar atmalı. AB`nin iç pazarı daha da güçlendirmesi ve üye ülkeler arasında ekonomik entegrasyonu artırması gerekiyor.TÜRKİYE YENİ DÖNEMDE NE YAPMALI?Türkiye`de TL`nin istikrarının sağlanması ve enflasyonun düşürülmesi için sıkı para politikaları uygulanması gerekiyor. Dış finansman güvence altına alınmalı ve sermaye akışları teşvik edilmeli. Türkiye sahip olduğu büyük iç pazarın, genç ve dinamik nüfusun, stratejik konumun ve girişimci potansiyelinin sunduğu fırsatları değerlendirmeli. Yatırım ortamının geliştirilmesi ve dış ticaret ilişkilerinin çeşitlendirilmesi için yapısal reformlar benimsenmeli. Dijital dönüşümün ve teknoloji odaklı endüstrilerin sunduğu olanaklar da avantaja dönüştürülmeli. Özellikle enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasına odaklanılmalı. Rekabetçiliğin artırılması, yenilikçiliğin teşvik edilmesi, eğitim sisteminin iyileştirilmesi gerekiyor.Sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçişin sunduğu olanaklara ülkenin dikkat etmesi gerekli.GELENEKSEL YAKLAŞIM BENİMSENMELİULUSLARARASI ALGI Türkiye, son dönemde yanlış ekonomik politikalar izledi. Ucuz borçlanmaya dayalı faiz indirimi gibi politikalar liranın değer kaybetmesine ve enflasyonun artmasına neden oldu. Türkiye`nin ekonomik öngörü ve istikrarı yeniden kazanması, uluslararası toplumun algısını olumlu yönde etkileyecek.SAĞLIKLI POLİTİKALAR Mehmet Şimşek`in liderliği altında Türkiye`nin ekonomi politikalarını yeniden düzenlemesi ve geleneksel bir yaklaşım benimsemesi bekleniyor. Türkiye`nin daha sağlıklı ekonomik politikalar benimsemesini umut ediyorum. Bu adımlar, Türkiye`nin güvenilir bir yatırım ortamı oluşturmasına yardımcı olacak ve yabancı yatırımcıların ülkeye olan güvenini artıracak.“TÜRKİYE SOSYAL ADALET İÇİN GÜÇLÜ ADIMLAR ATMALI”SOSYAL DAHİL OLMA Sosyal dahil olma ve ekonomik eşitsizlik, günümüz dünyasının en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Gelir dağılımındaki adaletsizliklerin azaltılması ve toplumsal tabakalar arasındaki uçurumun kapatılması küresel ekonomik politikaların vazgeçilmez bir parçası.YÜKSEK POTANSİYEL Gelir eşitsizliklerinin azaltılması, fırsat eşitliğinin sağlanması, sosyal güvenlik ağının güçlendirilmesi ve iş piyasasında eşitlikçi politikaların uygulanması gerekiyor. Önemli bir potansiyele sahip olan Türkiye`nin gelir dağılımını daha adil hale getirme, insan sermayesini geliştirme ve yoksullukla mücadele için daha güçlü adımlar atması önemli.

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce
istanbul escort