Ancak, bu etkinin kesin nedenleri hala tam olarak açıklanamamıştır. Bir Kanada okulundaki deney, odaların renk ve ışık düzeninin değiştirilmesinin öğrencilerin zeka seviyeleri ve disiplin sorunları üzerinde olumlu etkiler yarattığını göstermiştir. Ancak, göz ve beyin arasında nasıl fizyolojik etkiler yarattığı hala tam olarak açıklanamamıştır. Gözümüze gelen görüntü, silindir veya çomak şeklindeki görme hücreleri tarafından taranır. Işığı algılayan çomak hücreleri ile renkleri algılayan koni hücreleri vardır. Bu hücrelerin gözdeki dağılımı, renk ve ışık algısının nasıl şekillendiğini belirler. Pembe renge bakan kişilerin rahatladığı, kırmızı, turuncu ve sarı gibi sıcak renklerin tansiyonu yükselttiği, nabzı ve solunumu hızlandırdığı, terlemeyi artırdığı gözlemlenmiştir. Öte yandan, mavi renk tam tersi etkilere sahiptir. Araştırmalar, insanların genellikle mavi rengi tercih ettiğini, ardından kırmızı ve yeşilin geldiğini göstermektedir. Cinsiyet ve yaş gruplarına göre renk tercihleri değişebilir. Örneğin, erkekler genellikle yeşil, deniz mavisi, turuncu ve koyu moru tercih ederken, kadınlar daha çok firuze yeşili, açık mavi ve pembe gibi renklere ilgi gösterir. Renklerin fiziksel çevre üzerindeki etkisi de dikkate değerdir. Örneğin, sarı bir tavan odayı daha yüksek gösterirken, sarı renkli duvarlar odayı daha geniş gösterebilir. Kliniklerin sıcak renklere boyanması, hastalarda hüzün duygusunu azaltabilir. Renk seçimi, belirli durumlar için özel olarak düşünülmüştür. Örneğin, trafik ışıklarında 'dur' sinyali olarak kırmızı kullanılması, kırmızının tehlike ve duruşun sembolü olmasından kaynaklanır. Ameliyathanelerde, kanı belli etmeyeceği için mavi ve yeşil gibi sakinleştirici renkler tercih edilir. Renklerin insan psikolojisi üzerindeki etkisi hala keşfedilmeyi bekleyen birçok sır barındırıyor. Ancak, onların gücü ve etkisi, yaşamımızın her yönünde bizi etkilemeye devam ediyor.