Yatırımların meyvelerini toplayacağız

Nilüfer Gözütok Ü[email protected] nedeniyle Sanko Holding, 2023 yılında hedeflerinin gerisinde kaldı. Kârlılıkların yüzde 15 düştüğü yılda en çok tekstil sektöründe zorlandıklarını belirten Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı ADIL SANI KONUKOĞLU, 2024`te yüzde 5 büyümeyi hedeflediklerini söylüyor. Avrupa`daki daralmayı hissettiklerini açıklayan Konukoğlu, “Bu yıl büyümeyi bir miktar ambalaj sektörü getirir. Enerjide de yatırımlar devam ediyor, o yatırımların büyümeye katkısı olacak. Çimentoda beton tarafında büyüyoruz. Tekstilde çok fazla bir büyüme beklemiyoruz” diyor.Sanko Holding geçtiğimiz yıl şubat ayında yaşadığımız depremden en çok etkilenen büyük grupların başında geliyor. Yıla 2 milyar dolar ciro ve 500 milyon dolar ihracat hedefiyle giren grup, deprem nedeniyle hedeflerine ulaşamadı. “Depremden o kadar etkilendik ki günlerce iş yerinde hiç kimse bir şey yapmak istemedi” diyen Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu, hedefleri de yakalayamadıklarını söylüyor. “2023 hayal ettiğimizin altında bir yıl oldu. Rakamlar tam netleşmese de tahminlerime göre ciromuz 1 milyar 750 milyon dolar ila 1 milyar 800 milyon dolar arasında, ihracatımız 350 milyon dolar civarında çıkacak” diyor. Yıl boyunca 14 bin civarındaki çalışanı koruduklarını dile getiren Konukoğlu, bu süreçte kârlılıklarının da yüzde 15 düştüğünü açıklıyor. Kayıplarla dolu bir yılın ardından Sanko Holding, 2024`te yüzde 5 büyüme hedefliyor. Dünyada ve Türkiye`de büyüme hızının düşeceği bu yıl Konukoğlu, ilk altı ayın ekonomik anlamda biraz serin olacağını, ikinci yarıda ısınmanın başlayacağını düşünüyor. Yıl boyunca 300 milyon dolarlık yatırım planları olduğunu belirten iş insanı, bu yatırımların da ağırlıklı sürdürülebilirlik odaklı olacağını dile getiriyor. Genel olarak yılı da “Bu yıl Sanko Holding için biraz yatırımların meyvelerini toplamaya başladığımız bir yıl olacak” sözleriyle tanımlıyor. Bu yıl 120`nci yılını kutlayacak olan Sanko Holding`in yönetim kurulu başkan Adil Sani Konukoğlu ile grubun 2023 yılı performansını ve 2024 yılı hedeflerini konuştuk:  Gaziantep, geçtiğimiz yıl şubat ayında yaşadığımız deprem felaketinden en çok etkilenen illerimizden biri oldu. Siz neredeyse tüm üretimi Gaziantep`te olan bir grup olarak 2023`ü nasıl geçirdiniz?  2023`ün bu kadar sıkıntılı olacağı hiçbirimizin aklına gelmezdi. Şahsen ben 2023`ten umutluydum ancak gözümüzü açtık, depremle karşılaştık. O kadar etkilendik ki günlerce iş yerinde hiç kimse bir şey yapmak istemedi. Biri geliyor masaya vuruyor, insanlar panikle kendini dışarıya atıyordu. Böyle zor bir dönemi geride bıraktık. Yıla başlarken hedefiniz neydi? Yıla 400 milyon dolarlık yatırım hedefiyle girmiştik. İhracatta 500 milyon dolar, ciroda 2 milyar dolar hedefimiz vardı. Maalesef hedeflerimizi yakalayamadık. 2023 hayal ettiğimizin altında bir yıl oldu. Rakamlar tam netleşmese de tahminlerime göre ciromuz 1 milyar 750 milyon dolar ile 1 milyar 800 milyon dolar arasında, ihracatımız 350 milyon dolar civarında çıkacak. Toplam 300-325 milyon dolarlık bir yatırım yaptık. Hem iyileştirme hem yeni çağın gerektirdiği sürdürülebilirlik ve dijitalleşmeyle ilgili yatırımlarımız devam etti. 1-2 şirketimizde üretimi artırma yönünde yatırımlar yaptık. Hedeflerin şaşmasının ana nedeni deprem mi oldu? Evet, özellikle deprem bölgesinde olan şirketlerimiz çok etkilendi. Müşteri kaybına uğradık. Müşterilerimiz ürün temin etmekte sorun yaşayacaklarından endişe etti. Mart ve nisan ayında alacağımız siparişler otomatikman elimizden gitti. Ama sonra toparlandık. Depremin etkisi kalktı.  Küresel enflasyon ve Avrupa pazarlarındaki yavaşlamanın etkisini nasıl hissettiniz?  Depremden sonra bizi en çok etkileyen bir diğer nokta dünyadaki enflasyon oldu. Her ülke daha önce alıştığı enflasyonun en az 5-10 katı bir enflasyonla karşılaştı. Tüketim kısıldı. Gıda dışındaki pek çok sektör bu durumdan etkilendi. Bizim faaliyet gösterdiğimiz sektörler de başta tekstil olmak üzere dünyadaki bu enflasyonun etkilerini hissetti.  Geçtiğimiz yıl en çok hangi sektörlerde beklentinizin altında büyüdünüz? Genel olarak yurt içinde mi yurt dışında mı daha fazla zorlandınız?  Bizi en çok zorlayan sektör tekstil oldu. Tekstil de hem yurt içinde hem yurt dışında zorladı. Türkiye`de üretilen tekstilin yüzde 70`i yurt dışına gidiyor. Bunun da yüzde 60`ı Avrupa`ya ihraç ediliyor. Gerek konfeksiyonda gerek dokumada gerekse iplik bölümlerinde olmak üzere tekstilde yavaşlama var. Ancak biz birden fazla sektörde faaliyet gösterdiğimiz için bizde büyük sorun yok. Sadece istediğimiz hedeflere ulaşamamak bir moral bozukluğu yaratıyor.  2023 çalışan sayısı ve kârlılık açısından nasıl geçti?  14 bin civarındaki çalışanımızı koruduğumuz bir yıl oldu. Kârlılıklarsa düştü. Ona da razı olacağız. Her zaman baklava yenmez. Arada bir börek yemek lazım. Bu dönemler börek yeme zamanı.  Kârlılıklarda ne kadarlık bir düşüş oldu?  Yüzde 15 civarında bir düşüş oldu.  2024`e hangi hedeflerle girdiniz? Bu yıla dair beklentileriniz nedir?  Öncelikle 2024, 120`nci yaşımıza eriştiğimiz yıl olması açısından değerli. Büyük dedemiz Sani Bey`in 1904`te 7 el dokuma tezgahıyla başladığı serüven, çok şükür, 14 bin çalışanı olan büyük bir kurum haline geldi. Bu yıl bizim hedefimiz yüzde 5`lik bir büyüme. Yaklaşık 300 milyon dolarlık bir yatırım hedefimiz var. Çalışan artışı çok olmayacak. Yapacağımız yatırımların bir kısmı sürdürülebilirlikle ilgili olacak. Bu konuya çok önem veriyoruz. Son iki yıldır özellikle tekstilde geri dönüşümlü ürün kullanabilmekle ilgili yatırımlar yapıyoruz. Ayrıca birçok şirketimizde kullanılan hammaddelerin hepsinde geri dönüşüm hammaddesi kullanmak için büyük bir çaba harcıyoruz. Bu alanda inanılmaz Ar-Ge ve ilave makine yatırımlarımız var. Önümüzdeki dönemde patent konusunda yaptığımız çalışmalar da olgunlaştığında bu konuda daha rahat konuşabileceğim.  Orada hedefiniz nedir?  Hedefimiz tekstilde kendi ürettiğimiz her ürünü en az yüzde 35-40 civarında geri dönüşümden elde edebilmek.  Şu anda bu oran nasıl?  Şu anda yüzde 10 civarında. Çimento sektöründe de hedefimiz karbon ayak izimizi azaltmak. Biliyorsunuz çimento çok yüksek karbon üretiyor. Burada Türkiye ortalamasına göre daha iyi bir noktadayız. Türkiye ortalaması 862 kg civarında, biz 800`lere geldik. Bunu daha da aşağı götüreceğiz. Hedefimiz 2030 yılına kadar Avrupa standartlarına gelmek. Bu yıl büyüme nereden gelir? Bu yıl büyümeyi bir miktar ambalaj sektörü getirir. Enerjide de yatırımlar devam ediyor, o yatırımların büyümeye katkısı olacak. Çimentoda beton tarafında büyüyoruz. Tekstilde çok fazla bir büyüme beklemiyoruz. Ama tekstilde de geri dönüşümden elde edilen ürünlerle yani kapasite olarak değil ama üretim farklılaştırmasıyla bir büyüme elde edebiliriz. Burada tekstilin yüzde 5`lik büyümemize yüzde 1`lik bir katkısı olur.  Yatırımların sektörlere dağılımı nasıl olacak?  Son dönemde en çok konuşulan konuların başında Türk tekstil sektörünün Uzak Doğu`ya karşı rekabet avantajını kaybetme riski geliyor. Burada nasıl bir sorun yaşanıyor?  Tekstilde bizim Uzak Doğu ile rekabet etme şansımız yok. Çünkü bunlar emek yoğun sektörler. Şu anda Türkiye`de yeni işe girmiş bir çalışanın aylık maliyeti 1.075 dolar. Dolar 31 TL olursa bu rakam 1.020 dolar civarına gerileyecek. Üretimde karşımızdaki rakip ülkelerde bu rakamlar ne diye baktığımızda şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Hindistan`da bir çalışanın aylık maliyeti en yüksek 190 dolar, Pakistan`da 130-140 dolar, Bangladeş`te 90 dolar, Vietnam`da 60 dolar. Bunlar Avrupa`ya uzak ülkeler, lojistik maliyetleri de var deyip daha yakındaki Mısır`a baktığımızda da orada bir çalışanın aylık maliyeti 135 ila 175 dolar arasında değişiyor. Üstüne üstlük Mısır`dan çıkan bir konteyner Avrupa`ya 2 bin dolara gidiyorsa bizden çıkan konteyner 3 bin 500 dolara gidiyor. Bunları hesapladığımızda bizim rekabet etmek için farklılık yaratmamız zorunlu. Hiçbir şey yapamıyorsak en azından navlun desteği almalıyız. Dolayısıyla bu konuda konuşan tüm tekstilci arkadaşlarımız yerden göğe kadar haklı. Sektörde yapılan ithalat önemli bir sorun. İhraç için yapılan ithalattan değil, bitmiş ve tamamen iç pazarda satılmak için yapılan ürün ithalatından bahsediyorum. Sonuçta ihracat için yapılan ithalatta bir katma değer yaratılıyor ve katma değer ülkemizde kalıyor. Ama içeride tüketilecek bitmiş bir ürünü Uzak Doğu`dan Türkiye`ye ithal ederseniz, bu yanlış.  Bu sorun ne zamandır yaşanıyor?  Son üç yıldır bu işler hızlı bir şekilde büyüdü. Pandemiden sonra başladı. Pandemide bir ara bütün sektörlerde tedarik zinciri bozulunca fiyatlarda farklılıklar oluşmaya başladı. Bu farklılıklar sırasında ihracata daha fazla mal gidince iç piyasaya ithal ürünler girdi. Ama o dönem bitti. Şu anda Türkiye`de sattığınız bir ürünü neden yurt dışından ithal ediyorsunuz? Bazı arkadaşlarımız “Fiyat farkı var” diyor. Peki o fiyat farkı nedeniyle ürün ucuza mı satılıyor? Hayır. 3 dolara getirilen ürün iç piyasadaki ürüne göre fiyatlanıp 4 dolara satılıyor. Aradaki fark ithalatçıda kalıyor. Tekstilde 1,5 milyon insan çalışıyor. Bu 1,5 milyon insanı üç beş ithalat yapacağız diye sıkıntıya sokmanın anlamı yok. Öneriniz nedir? Bizim en büyük arzumuz bitmiş konfeksiyon ithalatının durdurulması. Türkiye`de üretimi olan herhangi bir ürünün ithal edilmesini doğru bulmuyorum. Mısır`da böyle bir ithalat yok. Olabilmesi için önce kapasitenin yetmemesi lazım. Yetiyorsa fiyatı ne olursa olsun oradan almak zorundasınız, ithal edemezsiniz. Mısır bunu yapabiliyor, Hindistan ve Pakistan yapıyor. Ülke olarak biz neden yapmayalım?  Enerjide nasıl büyüyorsunuz?  Enerji yatırımlarımız hiç durmuyor. Yenilenebilir enerjinin dışında yatırım yapmıyoruz. Bütün yatırımlarımız rüzgar, güneş, hidroelektrik ve jeotermal alanında. Fosil yakıtlardan uzak duruyoruz.  Enerjide ne kadarlık bir kapasiteye ulaştınız? Orada hedefiniz nedir?  Enerji kapasitemiz 1.000 MW`ı geçti. 2030`a kadar 2 bin MW`ı geçmek istiyoruz. Buradaki yatırımlarımız çevreci olduğu için mutluyuz. Dengeli ve iddialı bir portföyümüz olduğunu düşünüyoruz.  Çimentoda nasıl büyüyorsunuz? Orada nasıl bir ajandanız var?  Çimentoda bölge olarak biraz sıkıntılar oldu. Geçtiğimiz yıl depremden dolayı 3 ay çimento tesisini çalıştıramadık. Şu anda çalışıyor, bir sıkıntı yok. Oradaki büyümemiz daha çok müşteri odaklı. Yeni beton santrallerini devreye alarak bazı büyümelerimiz olacak. Onun dışında çimentoda da bir halka arz planımız var. Halka arzdan sonra elde ettiklerimizle farklı şeyler olacak ama onlar şimdilik bizde kalsın.  Halka arz ne zaman olacak?  Bu yıl nisan mayıs gibi halka arzı yapmış olacağız. Ambalajda da Tekirdağ`da yeni bir hat kuruyoruz. O da mayısın sonu gibi devreye girmiş olacak. Önümüzdeki haziran ayında da üretim yavaş yavaş artarak başlayacak.  Ambalajda yeni yatırım iç pazara mı dış pazara mı odaklı olacak?  Yüzde 65 ihracat hedefliyoruz. Tekirdağ`ı seçmemizin nedeni de Avrupa`ya yakınlığı. Biliyorsunuz üretim yatırımlarımızı biz her zaman bölgemiz Gaziantep`te yapıyoruz. Nakliye ve navlunlar çok pahalı olduğu için Avrupa`ya daha yakın bir yerden hizmet verirsek daha iyi olacağını düşünerek bu kez böyle bir tercihte bulunduk.  Siz dönem dönem birleşme ve satın almalarla da büyüyorsunuz. Son dönemde Sanko Menkul`ü sattınız. Aytemiz Elektrik`i satın aldınız. Bu yıl bu konuya bakışınız nasıl olacak?  Bu işler fırsat düştüğünde değerlendirmeyle ilgili. Olabilir diyoruz ama hangi sektörde olacağı konusunda bir şey diyemiyorum. Bazı çalışmalarımız var.  İlginizi çeken yeni sektörler var mı?  Şu anda yok. Ağırlıklı kendi sektörlerimizde bu konularla ilgilenmek istiyoruz.“İLK 6 AY BİRAZ SERİN OLACAK”“DARALMAYI GÖRÜYORUZ” Tüm dünyada enflasyonist ortam satıcıların marjları artırmasına neden oluyor. Çünkü satıcılar ürünü yeniden üretebilmek için daha önce yüzde 10 marjla çalışıyorsa yüzde 20 marj istemeye başlıyor. Bu da bir kısır döngü yaratıyor. Geçtiğimiz yıl küresel olarak yaşadığımız durum buydu. Avrupa`da enflasyon olmasa Türkiye`deki bütün sektörler coşar. Sonuçta ülke olarak ihracatımızın yüzde 50`sini Avrupa`ya yapıyoruz. Ama Avrupa pazarı küçülürse özellikle buraya üretim yapan bütün sektörler daralır. Tekstil de bu sektörlerden biri ve şu anda da bu daralmayı görüyoruz. Tekstil gibi diğer dayanıklı tüketim mallarının cirolarında da düşüşler görebiliriz.“EKONOMİ SOĞUMA NOKTASINDA” Türkiye`de şu anda ekonomi soğuma noktasına gitmiş durumda. Enflasyonu başka türlü düşüremezsiniz. Ekonomiden sorumlu bakanımız bu yılın ilk altı ayının zorlu geçeceğini, ikinci altı ayın daha rahat geçeceğini söylüyor. Bence de ilk altı ay biraz serin olacak, ikinci altı ayda ısınma olacak. Türkiye`deki sanayici arkadaşlarımızdan en büyük arzum asla yılmasınlar. Bu ülke her zaman için belli kırılganlıklardan geçer ama sonunda yine büyürüz. Ben ülke olarak 2030`dan sonrasını çok daha farklı görüyorum. 2030`dan sonra Türkiye her konuda aranan bir ülke olacak. O nedenle istikrarlı yatırımdan vazgeçmesinler diyorum.“YATIRIMIN GERİ DÖNÜŞ SÜRESİ UZAMAYA BAŞLADI”“FİNANSMAN MALİYETİ YÜKSELDİ” Yatırımlarımızın finansmanı konusunda yurt dışındaki banka ve kuruluşlarla görüşüyor, bazı işlemlerimizi onlarla yapıyoruz. Genel olarak finansman maliyetleri yükselmiş durumda. Bu da üretimi ve yatırımı etkileyen bir unsur. Yatırımın geri dönüş süresi eskiden 6 yıl hesaplanırken şimdi bu faiz oranlarıyla 8-10-12 yıllık dönemlere uzamaya başladı. Bu da bazı sektörlerde yatırımları zorlaştırıyor.“İTHALATI ÖNLEYİCİ TEŞVİKLER GEREKİYOR” İthalatı önleyici yatırımlara ilave teşviklerin verilmesi gerekiyor. O zaman geri dönüşü 6-7 yıl olacak şekilde yatırımlar yapılabilir. İthalatı düşürücü önlemler alırsak ihracatımızı da artırırız. İthalatı durdurup burada üretmeye başlarsak sonunda pazar bulur satmaya da başlarız.“EN ÖNEMLİ ÖNCELİĞİMİZ” Bu yıl grup olarak bizim en önemli önceliğimiz müşteri odaklılık olacak. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde giderme konusunda yönetim kurulu olarak daha aktif bir pozisyonda olacağız. Mevcut sektörlerimizdeki satın alma fırsatları da yakın markajımda olacak. Pazara çıkan bir şirket olduğunda o konuyla ilgileneceğiz. Bu yıl Sanko Holding için biraz yatırımların meyvelerini toplamaya başladığımız bir yıl olacak.“TEKSTİLDE EN BÜYÜK ÇIKIŞ YOLU GERİ DÖNÜŞÜMLÜ ÜRÜNLER”“PAMUK KULLANIMI DÜŞÜYOR” Tekstilde bizim için en büyük çıkış yolu sürdürülebilirlikle birlikte geri dönüşümden elde ettiğimiz ürünler. Şu anda kullanılmış bir elbiseyi alıyor, onu elyaf haline dönüştürüyoruz. İplik yapıp dokunmuş kumaşa dönüştürüyoruz. Müşterilerimiz bu ürünü alıp konfeksiyon yaptırıp kullanıyor. Bu şekilde biz aynı pamuğu ikinci sefer kullanıma sunmuş oluyoruz. Avrupa`da tüm mağazalar sattıkları ürünü geri topluyor. Biz de onlardan o ürünleri alıyor, dönüştürüyor ve tekrar onlara kumaş olarak satıyoruz. Bu şekilde pamuk kullanımı doğrudan düşüyor. Pamuk yüksek su tüketen bir tarım ürünü. Pamuk kullanımının azalmasıyla önemli ölçüde su tasarrufu da yapılmış oluyor. “HIZLI HAREKET ETMEMİZ GEREKİYOR” Türkiye`de bu konuda oldukça iyi bir performans ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Zaten bunu yapmazsak özellikle emek yoğun sektörler ileride rekabette saf dışı kalacak. Bunun böyle olmaması için de bizim sürdürülebilirlikle ilgili her konuda gerek Ar-Ge, gerek ürünleri yapabilecek kabiliyetteki tesisler kurmak konusunda hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Bugün bizim müşterilerimiz kurduğumuz sistemler sayesinde ürettiğimiz kumaşta hangi tarladan ne kadar pamuk kullandığımızı, ürünümüzdeki geri dönüşümlü kumaş oranını sadece barkodu okutarak görebiliyor. Bunu yaptığınızda da Uzak Doğu`daki bir şirketten iki adım öne çıkmış oluyorsunuz.

Capital İş Dünyası
.
2 ay önce
Haber Detayı

Netlog Yönetim Kurulu Başkanı Şahap Çak: Satın alacak şirket arıyoruz

Capital İş Dünyası
.
3 ay önce
Tüm Haberler
istanbul escort